Payımıza düşeni yaşıyoruz
Sessiz, sedasız
Ölümcül bir teslimiyete yenik.
Viraneye dönmüş gönüle
Baykuşlar tünemiş
Örümcek ağları sarmış her yanı
İnsan
Sevdiğine benzer zamanla
Şekil ve görüntüler farklı
Gölgenin yansıması hep aynı
Aşk tek kişilik
Ben ve yalnızlığım
İlkin gözlerinde kayboldum
Bir daha bulamadım kendimi
Sonra
Sana sarılmanın nasıl bir şey olduğunu öğrendim
Buz parçasını andıran kalbim teninde erirken
Bu ezelden aşina iki ruhun bir bedende mucizevi dönüşümünün tezahürüydü
Şiir yazanı şair denirya
İlham sanıyorlar satırlara dökülenleri
Satır aralarına bakmadan
Bilmezler
Kaç vurgun yemiş, ayazda kalmış
Çölde kavrulmuş
Nerede kaldın saklı cennetim
Hangi bilinmezlikte yolunu şaşırdın
Bilsen,
Heybemde sana neler biriktirdim
Kirpiğime dokunmadan dökülen yaşlarla
Kimliksiz bir aşk büyüttüm
Biriktirdikçe, sana birikiyorum
Hani görsem, geçecek gibi sızım.
Hüznün yüreğime, suretin gözlerime nakış
Vazgeçtim her şeyden
Yeterki yakama ilişsin telaşın
Gözlerim gözlerine değsin
Her şey yerli yerinde
Pazarda tezgah, bardakta şarap, çardakta iki aşık
Sokakta üryan bir sarhoş duyguları bir fahişenin bedeninde mühürlü
Öyle acı, öyle aşikar
Biri çöpü eşeliyor mahçup, bezgin
Sokağın diğer ucunda
Kısık sesle şiir kusmak gibi
Bazen sevmelerim.
Özlesem bana, unutsam sana zul yazacak vicdanı mahşerim
Biliyorum kavuşabilseydik
Ben şair, sen şiir olurdum.
Ne kuytu bir köşe kalırdı
Sana geldim
Dilimde mısra mısra büyüyen hasretin
Sana yazılmış ama gönderilmeyen mektuplar
Kulağına fısıldayacağım şiirler
Tebessümünle aydınlanacak sabahlar
Gözlerine aşık bulutlar
Sana geldim
Ayrılığa suskun
Sonbahardan kalma solgun güllerle
Sunmaya geldim
Senin yerine yaşadığım kırılgan hayatını
Bir gece yarısı yarası sağılmamış annenin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!