Hakkını ne kadar azalttın ki;
Cömertliğin bu kadar çoğaldı..
Namlusundan hızla fırlayan
Namuslu bir ölümdü hayat…
Kendi ayaklarımızın üstünde
Durduğumuzu sanıyorduk
Hayatın zalimin elindeyse,
Hayallerinde yoksun
Biri sırtına basıyor, birinin sırtına basıyorsan,
Gölge oyunu gelenekseldi, derilere verilen şekillerle ışıklı bir sahnede oynatılırdı.
Zaman zaman hareketli, renkli ve ahengi yüksek yaşamın parçası bir oyundu.
Bu gölgeye o günün sanatçıları, insana ve yaşama ait duygu ve düşüncelerini niyet sorunlarını katarak esprili bir dille sorardı.
Hayatın titrek kumaşında
Umudu ve sevgiyi
Doyasıya yaşamak istiyoruz
Kendi güçlerimizi geliştireceğiz
Hangi sevda bizi özgürlüğe götürmedi ki
Hayatta görünmeyeni, görülemeyenleri anlamaya çalışırken,
Bize birileri; görünenleri gösterip görünmeyenlerle oyaladı.
Yuvarlağın köşesini aradık
İnsan hayata adım attığında,
Hayat ne kadar kısa
Bu kısa hayatta unutmak ne uzun sürüyor,
Mesafeyi kısaltmak adına kedere ve neşeye,
Ne karıştırsam da unutsam diye düşünüyor
İnsan çaresizliğine
Bazı insanlar geçmiş tarihin insanlık adına,
Bir özeti gibidir.
Bazı insanlarda niyeti için geçmişi unutturan,
Örtü misali insanları körleştirmek adına,
Göz eti gibidir.
Yarısı diğer zamanlı bir acı
Yarısı o an yaşanan kesif bir sancı
Acıyan taraflarımız
Sürekli yarım kalır
Özgürlük bir paranteze asla sığmaz,
Paranteze alınacak olan
Özgürlüğü kısıtlama niyetidir
Küresel ihanet ihalesini kazananlar,
Verdikleri ödünlerin bedelini bize ödetemezler.
Başkalarının hayatı yok sayılıyordu,
Herkesin hayatı gözlenebiliyor,
Hayatlar her an karartılıyordu.
Onca yıkıntı arasında gözler ve eller,
Tutunacak bir dal ve sığınacak bir liman arıyorken,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!