Hayat mıknatıs gibi bir zıtlıktır
İnsan ve toplumlar
Geçmişte sorunsuz olmadı,
Gelecekte de olmayacaklar
Konumlandırma ve koşullandırma,
Toplum hastalıkları adına ihtisas yaptığım,
İki ders konum
İnsanlık tarihinin iki belası
Koşullandırılması gerekenlerin bilinçaltına,
Gökyüzü rengini denizlerde vuruyordu yüze,
Bu asil mavinin içinde insan
Karanlıkta kaldı çıkamadı bir türlü düze.
Doğa ayırmış hepimizi,
Rengimizi, dilimizi,
Beykoz'da
İstanbul boğazına bakardı odam
Sırtım dönük
Martıların havada kalan açlıklarının
Resmini şiirlere çizerdim...
İyi oynayan kötülerin dünyasında yaşıyorlardı,
Hainlerin iğvasına kapılmış,
Edepsiz bir yıkıntı gibi,
Ekmeğin dilimini küçültüyordu.
Şehirlerin pencerelerini mavi renk boyuyorlardı,
Sır küpüydü,
Laf ebesine bağlı.
Nabzı tutamayan donanım,
Donmuştu
Tutukluluk yapmıştı
Hangi ateşin aleviyim ki ben sürekli yanıyorum
Zamanın söndüremediği son yangındır Madımak
Ateş utandı yeryüzü çetesinin soyu utanmadı can yakmaktan
Metin Altıok'a sordular
Parlak anı ve tecrübeler
Dünyayı kendi zamanlarında döndürür.
Dayatılan kuralları sarsmak isterken,
Kural dışı tutumları yargılananlar,
Yanardağ ateşini püskürttükten sonra,
Ateşin soğuması ve lavların dış dünyada,
Ateşsiz bir yaşam görevi başlar.
Soğuma çabaları doğal sonucudur,
Bu doğal afetin sonrası...
Ledun denizinde yüzenler,
Dolambaçsız, beklentisiz suya dalarlar.
Yeryüzünde en dirençli duygudur aşk,
Aşıklar dışlanır, yalnız dışlamazlar.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!