Üzerimize doğru geliyordu dünya,
Kendini mahmuzlayanların intikamıydı bu.
Akıl ve vicdan insana
Geçmişi anımsasın, geleceği kurgulasın
Gelmeyeceğini bile bile bekliyorum işte,
Beklemekten vazgeçer geri dönerim bu gidişle
Gittiğinden beri
Sol yanımda ve soluğum da kaldın,
Seni geri veririm diye soluk alıp veremedim.
Göze geliriz korkusuyla,
Göz göze gelemiyorduk
İnsanlığın derin geleneği temaşanın,
Tefekkür ve farkında olmak olduğunu
Geç anladık.
Ağrı başını mengene gibi sıkıyordu,
Acılara kafa tutmanın bedeliydi belki
Hayatını düsturla biçimlendirmeyi severdi
Elleriyle tutarak öptüğü dudakların izi,
Takatsiz avuçlarında bir sızı
İlk insandan bu yana değişmeyen
Tek vahşet rüşvettir,
Saray dışı düşünür ve felsefeci şair
Fuzuli saraya yazdığı,
Şikayetname de;
Hayat mıknatıs gibi bir zıtlıktır
İnsan ve toplumlar
Geçmişte sorunsuz olmadı,
Gelecekte de olmayacaklar
Konumlandırma ve koşullandırma,
Toplum hastalıkları adına ihtisas yaptığım,
İki ders konum
İnsanlık tarihinin iki belası
Koşullandırılması gerekenlerin bilinçaltına,
Gökyüzü rengini denizlerde vuruyordu yüze,
Bu asil mavinin içinde insan
Karanlıkta kaldı çıkamadı bir türlü düze.
Doğa ayırmış hepimizi,
Rengimizi, dilimizi,
Beykoz'da
İstanbul boğazına bakardı odam
Sırtım dönük
Martıların havada kalan açlıklarının
Resmini şiirlere çizerdim...
İyi oynayan kötülerin dünyasında yaşıyorlardı,
Hainlerin iğvasına kapılmış,
Edepsiz bir yıkıntı gibi,
Ekmeğin dilimini küçültüyordu.
Şehirlerin pencerelerini mavi renk boyuyorlardı,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!