Soruyu en sonunda soracağımızı bilmiyordu
İştahla anlatıyordu tanrılarını
Liberal ideolog tanrılarının dersini verecek
Önce bizim o tanrılara inanmamızı
Ve müşterilerimizin inanmalarına aracı olmamızı isteyecekti
1996 yılında kırmızı beyaz renkleri Türk Bayrağına benzediği için bankacılığın Türk Milli takımı diye Akbank’ta çalışmaya başladım. Amacım üretime, ihracata, ticaretin finansmanı ve istihdama kaynak aktarmaya aracılık adına bankacılık yapmaktı.
2000’li yıllara kadar çok düşük ücrete rağmen huzur içinde çalıştım. Beklentilerimin tamamını karşılamasa bile banka ile çalışanlar oluşturduğumuz kültür ile kaynaşmıştı. Bir numaralı marka ve bankaydık.
2000’li yıllardan sonra milli ekonominin talan edilmesi başlayacak olup küreselleşme ve özelleştirme ile banka da değişim projesi başlatacaktı. Bu değişim öncesinde ülkemizde çok normal olmayan bir kriz yaşandı. Cumhurbaşkanı Sezer Anayasa kitabını fırlatmayı fırsat kollayan sermaye parayı borsadan çekti gecelik faizler % 9 bine yaklaşmıştı. Kur sonrasında 600 –TL den 1200-TL ye çıktı. Merkez bankasının o günkü başkanı Gazi Erçel içinde Akbank’ında olduğu bazı bankalara kurun iki katına çıkacağını haber verdiğini yıllar sonra öğrendiğimde bankanın 2001 yılında KRİZDEN EN GÜÇLÜ ÇIKAN BANKA nasıl olduğunu da hem anlamış hem de bu bankadan iğrenmiştim.
Şairin hırkası abasıydı
Sırtında sanki ateş taşıyordu,
Şişmiş omzu yükünden kabaydı,
Bu yangın hep o yürekte başlıyordu
Mürşitten istifadeyi tasavvufa taşıyordu,
Yürek şeklindedir
Ihlamur ağaçlarının yaprakları
Yürekli her ağaç gibi
Biraz çarpık, kenarları tırtıklı
Dişli ve uzun saplıdır
Aniden gelmişti cellatları,
Öleceğini biliyordu
Yalnız ölüm bu kadar ani mi olurdu?
Daha yeni rüyasında uzamıştı yollar,
Ölmeden önce hayallerine uçacaktı
Ecel ne kadar yaşlandığımızı hatırlamış olmalı,
Bir anda ölüm dayandı kapımıza
Uzun istirahat münasip görüldü demek ki;
Cömert yüreğimize
Minnettarlıkla bağlılığın bedeli,
Bulut toplamak için uçmak isterdim
Mavi göklere doğru,
Yüreğim kırık benim,
Uçamam ki
Ağlarım, susarım,
Boşa hiç akmaz gözyaşlarım,
O yaşların hesabını gün gelir,
Akıtandan sorarım.
Neşeyim, üzüntüyüm,
Ne zamandan beridir,
Akşam oldu sabah,
Sabah oldu akşam
Gelmeyi bilmiyor
Kalbim Anadolu’da bir güne bakan tarları gibi,
Ayrılığın gözyaşlarını kurutan gizli kinin izi gibi
Yüreğe sığınmaya ihtiyaç duymayan o duygu, içinde gündelik heyheyler nazlanıyordu, büyülü evreni olan tinlere
Acılarımızı ırgalayacak bir cesaret arıyorduk tinsel bir buhur etkisinde
Körpe duygular büyütüyorduk, seyrine doyum olmayan çiçekler gibi




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!