Hep bir umutsun sızılı yüreğimde,
Son soluğa kadar, öz canımdan ileri,
Bir gün denk gelmedin vuslat durağında,
Yakmaz mıyım, sensiz enginlere açılan gemileri.
Fırtınaya kapıldım, limanlara sığınmadım,
Kimsenin sesimi duymadığı,
Yürüdüğümden haberi olmadığı,
Başın çevirip bu yana bakmadığı,
Hayat denilen bir yolda yürüyorum.
Mevsim burada bahara çalmaz,
Kalk gidelim kırık kalbim,
Bu eller yaban olmuş.
Dost diye bir el tutmazsa elim,
Burada bizi tutacak ne kalmış.
Pespayeler kral tacı takmış,
Vurdu hazan mevsimi sazımın teline,
Mızrarabıyla, kılıç gibi kesercesine,
Ne konacak dal kaldı ne bir yaprak,
Her of deyişte lodos esercesine.
Yağmuru sel olsa da geçmez topuktan yukarı,
Bu büyük Milletin Mehmetlerini anlatmaya,
Ne kalemler, ne de kağıtlar yeter.
Kutlu memleketin, kutlu varlıklarıdır,
Öz be öz, tarihimiz olan Mehmetler.
Fatih’i bir çağı kapatır, bir çağı açar,
Sakın bükme boynunu,
Suç benim günah benim,
Hiçlik te neyin nesiymiş,
Ömrüme ömür katanım.
Çözemedim diye düğümü,
Geldin mi hüznün öteki adı?
Kırıldımı uçan kuşların kanadı?
Sarardımı yapraklar, göçtümü leylekler?
Dağların başını duman mı kapladı?
Yeşil hüküm giydimi yine?
Sağır kulaklara,
Pas tutmuş beyinlere,
Mühürlü kalplere,
İnadına inadına söylüyorum,
Mana bilmeyenlere,
Kaldır başını, bak memleketin resmine,
Ne görüyorsun deseler, çoğu bilmez adını,
Gizlemiş olsa da tarih, tozlu sayfalar içine,
Ulu Önder’den almıştır, İstiklal Madalyasını,
Oğul oğul, bil tabi ki Erzurum’u ve de Sivas’ı,
Issız bir şehir bıraktım ardımda,
Bütün dostlukları,
Bütün güzellikleri
Sahilinin kumsalına gömdüğüm.
Şimdi benim gözümde,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!