Susmayı seçtim, susarak dünyaya küstüm,
İçim kan ağlarken, dışarıya mutluluk saçtım.
Dünya üzerinde tek solukta sıratı geçtim.
Başıma gelenler neyin hikmetidir bilemedim.
Kalabaklıklar düşler iken, yalnızlığın esiriyim,
Dereler, çaylar misali çağlamışsın yine,
Başın bir çıkmaza bağlamışsın yine,
Köşe, bucak saklanmışsın ne fayda,
Gözünde yaş bellidir, ağlamışsın yine,
Belli öfken, hırsın, dumanın üstünde,
Tam yirmi üç yıl geçmişti,
O kıyamet gecesinin üzerinden,
Bağrımıza düşen ateş, yeni küllenmişti,
Canlarımızı yüreğimize gömdüğümüzden,
Bu kez diğer kanadımızdan vurulduk,
Derde beni, derde beni,
Yar yine düşürdü derde beni,
Geçmiş halayın başına,
Çiğneyip geçti yerde beni,
Bitti deyip, düğüne derneğe gitmiş,
Derdim boyumu aşmış olsun,
Yüreğim özlemle dolup taşmış olsun,
Başım sağ omzuma düşmüş olsun,
Gel ki, çarem sende diyebileyim,
Saçlarım parmaklarımla tarandığında,
İçimde bir dünya kurdum.
Dağları da benim, denizi de ben.
Toprağını hayallerimle kavurdum,
Gülü de benim, dikeni de ben.
Şu alemden üç beş kişi aldım içine,
Sevda bir cehennem ateşi,
İçine düşmeye gör,
Seni yiyip bitirmektir işi,
Eline düşmeye gör,
Nehir olur boğar seni,
Zenginliğimiz kağıtlara sarılmadı ki; yansın, ıslansın,
Gönüllere taht kurup, sarayları; avuçlarımıza aldık,
Varsın sevmeyenimizde olsun, bizi; kusurlu bilsin,
Nazar boncuğu sayarız, madalyamızı; mütevazilikten aldık.
Bize yeter o, bir elin parmakları, kalabalıklar; şaşar kalır,
İçimde öyle bir sır var ki,
Dillere destan olacak,
İçimde öyle bir sevgi var ki,
Sevgi ışıklarını açacak.
İçimde öyle bir umut var ki,
Çocukken oynadığım bilyelere,
Saçımı okşayan tonton dedelere,
Gelecek korkusu yaşamadığım o günlere,
Elveda demek zorundayım delikanlı.
İnsanlara yaptığım şaşkın bakışlara,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!