Ne kadar gayret etsen boşuna, gönlümü
İhmal edilmeye alıştıramazsın
Kayıp giderim parmaklarının aralarından
Bir daha asla tutamazsın
Sessiz bir yıldız gibidir duruşum
Kara deliklere uğramadan anlayamazsın
Aşk öyle bir formüldür ki
Bir artı bir hiçbir zaman iki etmez.
Demem o ki aşkta;
İki doğru kişiyi birbiri ile toplarsan eğer
Bir artı bir eşittir
Bir eder.
Biliyorum, hikmetinden sual olunmaz
Ama
Yine de sormadan edemiyor insan
Tanrım
Beni sırf ceza olsun diye mi
Gelişmemiş bir Ülkede
Çöldeki kumum ben, denizdeki su
Bendeki yangınım, sendeki kuyu
Kum suya hasret, su arar kumu
Kuyudaki su yangına akmaz.
İçimde bir çığlık ben bile duymam
Ne çıkar hiç bakmamışım kara gözlerine
Ellerinden hiç tutmamışım ne çıkar
Sonra sığdıramamışsın da beni o çocuk yüreğine
Hüzünlerimi acılarımı katık etmek istememişsin
Çocukluğunun saf gülümseyişlerine
Ne çıkar
Yok oldu korkularım umutla doldu
Yüreğim adına yaslandığında
Zaman silindi mekân kayboldu
Kolların boynuma dolandığında
Sevmek buymuş demek dünyanın tadı
Her akşam çıkarıyorum ceplerimden
Senden ayrılmak için biriktirdiğim
Bir yığın neden
Koyuyorum terazinin terk kefesine
Tartıyorum geceler boyunca
Durup dinlenmeden
Şöyle uzunca bir ölmekten başka nedir
Yaşam dediğimiz
Gibilerde kalıyor hep özlemlerimiz.
Sevmesini bilmeyen gönül
Ve
Görmesini bilmeyen gözlerle
sendeki yokluğumla
başedemiyorum
ve
bendeki çokluğunla
hem bakışın kanatıyor
içimin yarasını
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!