Issız bir dağ başında
küçücük bir çam ağacıydım
bulutların hem serin hem yakıcı
hırpalayan öpücükleriyle büyüdüm
yenilmedim salt sessizliğe
gökkuşağının şarkısını öğrendim
Yaşamı ertelemiyorum
tatlı serseri
içim kıpır kıpır
hüznü ve sevinci
içiçe yaşıyorum
yeşil sarı Eylül
Üzünçlerin dipsiz kuyusundayım
kör karanlıklar sarmış dört yanımı
doğmuşluğuma yaşamışlığıma küfrediyorum
yusyuvarlak çıkmazların tutsağıyım
paramparça olmuş güneş
buzul cehennemi evrende
ÜLKEMDE MÜLTECİYİM.
Hayatın bu yüzüyle de karşılaştım. Birçok insan aynı durumda, ama farkında-bilincinde değiller. Ne yazık?
Evime yakın bir sokak mı deyim? Cadde mi deyim? Bilmiyorum. İşte, ikisinin arası, upuzun bir yerde, ben de stand açıyorum.
Yıllardır, kaldığım kurumda, engelli gençlerin ve kendimin, üretimlerimizi satmıştım, hep gönüllü olarak. Kermeslerde, görevliydim sürekli. Onurla-gururla, çok severek yapmıştım satışları. Alışığım standlara. Bir de, Alanyum deneyimim var.
Ama bu kez, hiç sevmiyorum yaptığım işi. Ben evrenselim. Katı ve tutucu değilim hiç. Burada her şey, turistlere yönelik. Birkaç liralık satış için, yapmadığımız şaklabanlık kalmıyor.
Onların dilini de konuşmak zorundayız. Tamam, hepimiz başkalarına hizmet ediyoruz, bir biçim de. Toplumsal yaşamın kurallarından birisi bu. Ama öyle bir ortam ve hava oluşuyor ki… Sanki onlar bu ülkenin sahibi, bizler de mülteci-köleleriz. Üstelik, mülteci haklarına bile sahip değiliz.
Şöyle derin bir soluk alsam
ve haykırsam varlığım dolusu
heeey yete artık
gümbür gümbür kırılsa çemberler
gerçekten ölse çevremdeki ölüler
yaşam korkağı bakışlarından kurtulsam
Sen
bir bardak su
yaşama tutkusu
içtikçe doyamadığım
bir türlü kanamadığım
Sen
Başımda deli dolu bir Haziran
elimde kalın ders kitapları
önümde zorlu mu zorlu sınavlar
aklımda sevgilimin dudakları
beni çağırıyor serin ağaç altları
çöz çöz bitmez problemler
Onlar içerde açlık grevinde
yürüyorlar yaşamla ölüm köprüsünde
yitirdik nice tomurcuk dallarımızı
vermeyeceğiz artık tek yaprak bile
doluya fırtınaya buzul çağlarına
acıyı güç yaptık bestenmiş bir senfoni
Yeni yılda yepyeni ve gerçek insanlar olalım
bırakalım göreceli yapay tüm ayrılıkları
yüzeye kanmayalım en derin öze ulaşalım
açalım yürek gözlerimizi sessizliğin seslerini duyalım
sussun silahlar yenilsin savaş tanrısı Ares
bencil çıkarlarımız için çocuklar masumlar ölmesin
Seni düşününce
ılık ılık oluyor içim
yemyeşil baharlar doluyor yüreğime
daha göremediğim
gözlerin doluyor
sen doluyorsun
Yaklaşık üç yıldır tanıyorum kendisini...
tam bir insan evet tam bir insan.
her hücresi sevgiyle yaratılmış sevgi abidesi muhteşem bir yürek...
umudu görmek isterseniz, Nilgün Acara bakınız.
sevgiyi görmek isterseniz yine ona bakınız.
bir insan nasıl olmalı diye dşünüyorsanı ...
Seni merak ediyordum. Şiirde ustalaşmışsın; kutluyorum.