Tohumun yüreğinde geleceğin ışığısın
rüzgarın kanatlarındaki mavi
dalgaların gel-gitlerinde sabırsın
anlamanın gerçeğindeki sevi
damlaların birliktelinde güçsün
en karanlık gecelerde sabaha inanç
GÜNLÜĞÜMDEN - 52
Camlarda, yağmurun gözyaşları kurumuş. Alanya yağmurları başladı. Birçok yerde yaşadım. Hiçbirinde, Alanyadaki kadar güzel yağmıyor. Birkaç günlük aralar verse de, aylarca yağmur yağar. Hem de nasıl yağar? Birkaç damla ya da çisil çisil başlar.Aldanırsın. Bir şey olmaz diye çıkarsın dışarıya. İki dakika sonra, koca koca kovalarla boşalır üzerine. İliklerine dek ıslanırsın. Seyretmesi, çok güzel. Ama hava soğuksa ve fırtına da varsa? Hayatın kayar. Bunlardan nasibimi almıştım birkaç kez. Bazen, seyrederken bile ürküyorsun, eğer evde değil de, bir yere sığınmışsan. Hepsini yaşadım. Seviyorum yağmurları. Doğa hep güçlü. Bir kez, denize çok yakın bir oteldeydim. Üzeri kapalı camlı bölüme geçtik. Öylesine şiddetli yağmur ve dolu yağıyordu ki...Yakındaki küçük dere taştı. O, küçücük dere, Akdenize nasıl kafa tutuyordu? İnanılmaz bir seyirdi. Saatlerce, çamurla kaplandı Akdeniz. Alanya’nın alt yapısı iyi. Yoksa, seller çok olurdu.
Azalıp, çoğalarak yağıyor yağmur Tutku. Minik ısıtıcımı yaktım. Düğmesine basınca kapanan, uzatıcı fiş aldım. B.Sayarımda da var. O daha büyük. İşim bitince, basıyorum düğmeye. Hep, hayatımı kolaylaştıracak ve olabildiğince özgürleştirecek, çözümler üretiyorum. Bakıcım çoğu kez: NİYE BANA SÖYLEMİYORSUN? Diyor. Ama ben yapabileceğim şeyleri, kendim yapmaktan mutlu oluyorum. Bu gün ilk kez, elektrik süpürgesi kullandım. Bircan gitmişti. Ben de çalışma odama geçecektim. Yer kirli göründü gözüme. Arabam yapıyor hep. Süpürgeyi aldım. Büyük bir savaşım sonucu, fişini takabildim. Değişik bir fişi varmış. Yoksa ben fişleri kendim takıp-çıkarırım gerektiğinde. O küçük süpürge, evime aldığım ilk eşyalardan. Odayı, güzelce süpürdüm. Ama süpürürken, bir savaşım da, kordonun arabamın tekerleğine takılmasıyla verdim. Neyse, çıkartmayı başardım ve elime doladım kordonu. İnsan hep deneyerek öğreniyor. Bu da, bir deneyim oldu. Ama sırtımdan sular çıktı, çok yoruldum. Bir dahaki sefere, nelerin olabileceğini öğrendim. Çoğu kez, yetişebileceğim yerlerin tozlarını da alıyorum. Temizliği ve düzeni seviyorum. Hele kendim yapınca, daha çok. Alışverişi de ben yapıyorum, çoğu kez yalnız. Normal insanlar gibi. Sadece: Biraz daha çabalayarak, vazgeçmeyerek ve kezlerce kat daha fazla yorularak. Ama gerçekten mutlu olarak. Olağanüstü güzel bunlar. Tabi ki eğer farkında olabilirsek. BEN FARKINDAYIM.
Tutku biliyor musun? Yalnızca, yirmi lira var çantamda. Çekmek zorunda kaldığım, banka kredisi yüzünden oldu bu. Özgür, beşbin liramı verse, biraz rahatlarım. Durmadan, çözümler arıyorum. Tv. Programlarına yazdım. Şarkı sözlerimi gerekli kişilere ulaştırmaları için. Bir çıkış yapsam, beni havada kaparlar. Belediye başkanına gittim. İş kurmak için, yer ve destek vermelerini istedim. Kredi borcumu söyledim. Kaymakamlıkla iletişime geçildi. Elbette, hop diye olacak şey değil. Hıfzı ÖZCAN’a tüm olanları anlatan bir ileti yazdım. Bana borç vermesini rica ettim. Bilmiyorum, ne zaman eline geçer? Bana destek olmalarını diliyorum. İçimden hep dualar ediyorum. Somut olarak ta, aklıma gelen her yolu deniyorum. Çırpınıyorum yani. Bu güne kadar gelmem, mucize. Ve bu mucize, devam etmeli. Yaşadığım sürece, devam etmeli. Birşeyleri yakalamalıyım. Çalışmam, kesinlikle gerekli. Ev kirasını ve bakıcı ücretini, anca karşılıyor maaşım. Daha faturalar, normal mutfak giderleri, evin eksikleri ve benim özel giderlerim. Bir engellinin, o kadar çok ekstraları oluyor ki… Arabalarım bozuluyor, örneğin. Hasta bezleri kullanmak zorundayım. Çünkü, gece ve günün büyük bölümünde yalnızım. Epey pahalı. Başa çıkmak zor. İyi ki, çeşitli alışkanlıklarım yok. Hem ben çalışmayı seviyorum. İş vermiyorlar madem, ben de kendi işimi kurmalıyım. Maddi destek bulmalıyım. Şimdilik, sağlığımı korumayı başarıyorum. Güçlü ve dimdik ayaktayım. Neleri aştım ben? Bu günleri de aşacağım. Tutku. HAYAT: BENİM, DİYENİNDİR. VEEEE HAYAT BENİM... KİM KORKAR VE YILAR SAVAŞIMLARDAN? ;)))))))) Nilgün ACAR 11. 12. 210 ALANYA - EVİM
TUTULMUYORUM
Evet can.Küçük bir gül dalı yeter bana.Altın bir kafeste,her şey önünde-etrafında ama görünmez zincirlerle,sarılı-bağlı yaşamaktansa.(Ki,ben bunu asla yaşamak saymıyorum.Köle ruhlu olmadım hiç) Minik kanatlarımla,özgürce uçabileceğim.İstediğim an konarak,kendi şarkılarımı besteleyip,söyleyebileceğim gül dallarını,sonsuz kere sonsuz yeğlerim.Dikenleri batsa,kanatsa bile yeğlerim.O dikenleri acıtmadan tutmayı,kanamamayı da başarırım.Gizli yada açık şaklatılan kırbaç darbeleriyle yönlendirilip,hareket etmektense.Kendi seçimlerimle,canımın acıması güç gelmez bana.Başeğmeyi,korkmayı öğrenemedim.Öğrenmek te istemem.Kırıldım,toz halinde parçalandım.Hatta yokoldum.Ama hep meydan okudum hayata.İpler sürekli benim elimde olmalıydı.Oldu da.Acımasız dayatmaları bile,kendi istemime göre biçimlendirdim-biçimlendiriyorum.En başta,kendime saygım var çünkü.Geçmişe,insanlığa,hayata da saygım var.Borcum olduğunu da düşünüyorum.Gerçek bir İNSAN’sam eğer.(Gücüm yettiğince böyle olmaya çalışıyorum.) İnsanlık tarihine,küçücük te olsa,bir katkım olmalı.Düşünsene:İlk insanlar,hiçbir şey öğrenmeden,öylece yaşasalardı,soyları bile tükenirdi.Ama madalyonun güzel yüzündeki insanlar,durmadan öğrenmeye,üretmeye,yaratmaya çalışmışlar.Ve bu gün çok doğal saydığımız şeylerden yararlanıyoruz,onların sayesinde.Ve ben,her ne durumda olursam olayım.Bu zincire,minikte olsa bir halka katmam gerektiğinin bilincindeyim.Bunu da ancak,altın bir kafeste olmadan başarabilirim.Zaten tutamıyorlar beni.Sürekli dönen daireleri,yani çıkmazları.Altın ya da çamur kafesleri aşıyorum bir şekilde.İstiyorum,hedefe kilitleniyorum ve uçuyorum.Ruhumda,beynimde sonsuz gökler,sınırsızlıklar var çünkü.Annem bana:ANARŞİST derdi.Oysa sadece savaşımcıyım,HAYIR demesini biliyorum.Adını taşıdığım nehire layığım.Gereken yerlerde,gerektiği gibi akarak,hayatın yüreğine koşuyorum durmaksızın.Bazen,usul mırıltılarla.Bazen hırçın türkülerle.Bazen de,çığlıkçığlığa-çılgın çağlayanlarla koşuyorum.Göreceli olarak,tutsak sanılsam da.ÖZGÜRÜM.İçimde özgürüm ben.Bir yerlerde,içtenliksiz hiçbir yürekte kalamıyorum.TUTULMUYORUM YANİ.
Nilgün ACAR
02. 09. 2008
Suyu avuçlarından
dostluğu bakışlarından
insanlığı yüreğinden
gerçeği usundan
yudumlamak ne güzel
küçük şeyler mutluluksa devleşir
Sana
denize düşenin
yılana sarıldığı gibi
sarılmıyorum
seni
usumun ve yüreğimin alabildiğince
Biliyor musun
seni hep bulduğumu sandım
oysa tüm kimliklerin yanılsama
gözbebeklerime işlenmiş yoksulluğum
bakıyor görmüyorsun
çırılçıplak bir mavi yüreğim
Tutun ellerimden mavilikler
sarıp sarmalayın beni bulutlar
öpücükler çal dudaklarımdan güneş
okşayın tenimi çapkın esintiler
duyulmamış öyküler anlatın çiçekler
ölümsüz sevinizi verin bülbüller
Gel kara derili kardeş sevgimi önce sana sunayım
uzat çikolata renkli yanağını bir öpücük kondurayım
durmadan itilip kakıldın hor görüldün yıllar yılı
suçunu biliyordun renk değişikliği ırk ayrılığı
sen de gel sarı kardeş sevgimi sana da vereyim
haydi gülsün artık o çekik gözlerin göreyim
Görüyor musun yağmur ne güzel yağıyor
bak bulutlara nasıl da ağlıyor
bir de benim gözlerime bak pırıl pırıl parlıyor
çünkü yüreğimde sevgi pınarları çağlıyor
duyuyor musun toprak ne güzel kokuyor
sanki bu kokuyla yağmura teşekkür ediyor
Nedir bu kum fırtınaları
bitek toprağımı çölleştiren
alınterimi beş paralık eden
canımdan damla damla süzülen
nasıl sürüklenmişim buzul çağlarına
Yaklaşık üç yıldır tanıyorum kendisini...
tam bir insan evet tam bir insan.
her hücresi sevgiyle yaratılmış sevgi abidesi muhteşem bir yürek...
umudu görmek isterseniz, Nilgün Acara bakınız.
sevgiyi görmek isterseniz yine ona bakınız.
bir insan nasıl olmalı diye dşünüyorsanı ...
Seni merak ediyordum. Şiirde ustalaşmışsın; kutluyorum.