Nilgün Acar Şiirleri - Şair Nilgün Acar

Nilgün Acar

Uçmak istiyorum
kendi yuvama
anne
kanatlarım kopuk
uçamıyorum
birtanem yeşil ışık yakıyor

Devamını Oku
Nilgün Acar

Biz önce ölümü öğrendik sevgilim
alçakcasına canevimizden vurdular
alacakaranlık tünellere atıldık
karanlığı diş diş kemirerek
en güzel yaşamlara bilendik
döndü çarklar

Devamını Oku
Nilgün Acar

Kapağı açılmamış bir kitap gibidir onlar
gözlerinde yüreklerinde neler neler saklarlar
siyah beyaz resimlerde gizli hatıralar
kirpiklerden süzülür özlem dolu yaşlar

dokunursan sayfalara okursun acı tatlı yılları

Devamını Oku
Nilgün Acar

Dudaklarında paramparça bir gülüşle
hep akşamüstleri çaldın kapımı
açtım günışıklarıyla korkularını yıkadım
hüzünlere karanlıklara yapışmıştın sımsıkı
bir serçenin direnciyle
şafağın türkülerini söyledim sana

Devamını Oku
Nilgün Acar

Ben özgür memleketin tutsak çocuğu
ben esir mutlulukların yasak çocuğu
ben gizli özlemlerin açık çocuğu
ben yıkık hayallerin kaçık çocuğu
ben bastırılmış isyanların suskun çocuğu
ben bilinmemiş sevgilerin coşkun çocuğu

Devamını Oku
Nilgün Acar

Bütün yolları yürüyerek
dünyanın acılarından geçerek
kutup karanlıklarında üşüyerek
ve eriyerek yanılsama sevgilerde
sana ulaşmak ne güzel
hiç bulamayacağımı sanarak

Devamını Oku
Nilgün Acar

Küçük bir kuş şarkı söyler içimde
o gün maviye boyanır tüm evren
kıpır kıpır olurum duramam yerimde Pazarlerı çok çok severim

geçmek bilmez saatleri sayarım dakika dakika
özlem diner ondörtlerde kapı çalınışıyla

Devamını Oku
Nilgün Acar

P E G A S U S
5 Temmuz 4 Ağustos tarihleri arasında,Alanyada,çok güzel bir tatil yaptım.Herşey sorunsuzdu.Ama 4 Ağustos,saat 14,30’da,Sabiha gökçen hava alanına inip,bagajlarıma baktığımızda,aklıma bile gelmeyecek bir sorunla karşılaştım.Tekerlekli sandalyem,hasar görmüş.Yepyeniydi sandalyem.Alanya ya giderken almıştım.Alanyada da hiçbir sorun yaşamamıştım,sandalyemle ilgili.Yardımcım,hemen sorunu belirtti.Rapor tutuldu.Verilen belgeleri kaybetmemem söylendi.Kaldığım yere gidince,hemen arabayı aldığım firmayı aradım.Tatil dönemi olduğu için,birkaç gün sonra gelip baktı yetkililer.Sorun,bizim sandığımızdan çok daha büyükmüş.Sandalyem,onarılamayacak derecede hasar görmüş.Havayolu şirketinin,ilgili bölümüyle görüştü firma yetkilileri.Arabanın bedelini ödemeyeceklerini söylemişler.Çok az bir miktar verebilirlermiş.Oysa,tamamen bagaj taşıma hatasıydı.Sorumluluk ve sorun,PEGASUS’undu.Ve ben çok,çok üzülmüştüm.En az iki yıl kullanacağım sandalyem,bir saat uçuş sırasında,onarılamayacak duruma getirilmişti.Yürüyemeyen bir insan için,tekerlekli sandalyenin ne anlama geldiğini? Az çok tahmin edebilirsiniz.Ayrıca:Yapılan haksızlığı da kabul edemiyordum.Sorunu,arkadaşıma ve eşine anlattım.Bu kez,havayolunun ilgili birimini arkadaşım aradı.Ona da,elimdeki belgelerle birlikte,başka belgeleri,kendilerine ulaştırmam söylenmiş.Ertesi günü,ben tekrar aradım.Benim hiçbir kusurum olmadı halde,neden güç durumda bırakıldığımı? sordum.Israrım ve baskım sonucu,gerekli belgeleri ulaştırmamı ve kabul edersem eğer? Ancak üçyüz dolar ve ödediğim bagaj ücretini alabileceğim söylendi.Kabul etmezsem ne olur? Diye sordum.O zaman,satın alma birimimiz,size başka bir araba alıp verecek dedi,yetkili kişi.Kabul etmek zorundaydım.Çünkü,sandalyelerin sınıf sınıf olduğunu.Bana,en düşük fiatlı bir sandalye verileceğini biliyordum.Üstelik:Ben,bedensel yapım gereği,her sandalyeye oturamıyorum.Belirli özelliklerinin olması gerekiyor.Bir sürü uğraş sonucu,409 YTL. Yatırıldığını öğrendim banka hesap numarama.Oysa,sandalyemin ücreti 650 YTL.ydi.Faturamı da,belgelerle birlikte iletmiştim.650 YTL. Nerede? 409 YTL.Nerede? Arada 241 YTL.fark var.Ve ben,sokaktan toplamıyorum parayı.Hayatta ise,tek başımayım.Beni,kendimden başka koruyacak kimse de yok.Dişimden,tırnağımdan biriktirdiklerimle yaşıyorum. İnanamıyorum.Koskoca PEGASUS bana sandalyemin ederini ödemedi.Oysa,üç yolcu parası anca eder.Üzüldüğüm,mağdur edildiğim de cabası.Bu yazıyı yazmak için beklememin nedeni:Hesap numarama,ne kadar para yatırdıklarını? öğrenebilmekti.Çevremdeki insanlara anlattığımda,”Boş ver.Bu kadar da aldın ya.”tümcelerini duydum.Yani,sus ve kaderine razı ol demekti.Ama neden susayım? Haksızlığa uğradığım halde,bir kenara çekileyim? Hep,”AMAAN BOŞ VER”ler le haksızlıkları körüklemiyor muyuz? Bu gün bana,yarın başkalarına.Benim yapabileceğim bir şey varsa? Yaparım.Yapabileceğim şey se,bu olayı yazarak.Duyurabileceğim her yere,herkese duyurmak.Bilincim,bunu yapmamı söylüyor.Bir daha asla,PEGASUS’a binmeyeceğim.Protesto ediyorum.Durup dururken,beni üzdüler,uğraştırdılar.Yeni bir sandalye alma durumunda bırakarak,güç duruma soktular.Haksızlık bu.Ve ben yine,İSYAN EDİYORUM.
Nilgün ACAR 11. 10. 2008

Devamını Oku
Nilgün Acar

GÜNLÜĞÜMDEN - 14
Pencereden dışarıya bakıyorum. Renkler koyulaşmış. Akşam olmak üzere. Gökyüzü açık. Bitiş ve başlangıç iç içe. Gündüz bitiyor, gece başlıyor. Çok uçuk bir bulut var, pembe. Eşsiz bir düzen. Her şey, birbirini tamamlıyor. Ben de, o bütünün bir parçasıyım. Hissedebiliyorum.
İnternetten, klasik müzik kanalları buldum.Sık kullananlar’ıma ekledim.Çok rahatlatıcı, yaylı sazlar ve kemanlar. Şu an dinliyorum.
Hava kapalı ve serin olunca, sıcak su gelmiyor. Banyo yapma aralıklarım uzuyor. Huzursuzlaşıyorum, rahatsız oluyorum. Bana küçük bir elektrikli soba ve banyoya şofben alacaktık. Yan apartmandaki komşumuz Sema, “Ben ikisini de vereyim. Gidene dek kullanırsınız.” Dedi. Ama daha alamadık ondan.
Aslında, bu kış öyle idare etsek iyi olacak. Yeni ev kurduğumuzdan, borçlarımız var. Önce onları bitirmeliyiz. Ev değiştirme işini de, sanırım birkaç ay erteleyeceğim. Hem istediğim koşullarda ev yok.Hem de Şerife’nin Alanya’dan gitme durumu netleşsin.
Dün, Anar’ın stüdyosuna çalışmaya gidecektim. Hazırlandım. Bana merdivenlerden inerken, kimin yardım edeceğini düşünüyorduk,Şerife de giyinirken. Kocaman apartmanda,kapısını çalabileceğimiz insan yoktu. Yardım edebilecekler, gezmeye gitmişlerdi. Diğerleri de, yüzümüze bile bakmıyorlar. Ne acı? Değil mi Tutku?

Devamını Oku
Nilgün Acar

GÜNLÜĞÜMDEN – 14?
Tutku çok mutluyum çoook. İçimde havai fişekler patlıyor, gözlerimde yıldızlanıyor. Zafer işaretleri yapıyorum hayata. msn’deki sloganımı haykırıyor ruhum, tüm gücüyle. Sloganım şöyle. (HAYATTA SON SÖZ HEP DİRENİŞÇİNİNDİR. YANİ, BENİM.)
Sevgili Tutku. Stand işim çözümlendi. Belediyeden beni aradılar. Standım hakkındaki bilgileri aldılar. Standımı, çalışmadığım saatlerde, kendi depolarına koyacaklarını söyledi bir bey. Benim, hangi saatlerde? Çalışacağımı sordu. 13 ile 19-20 arası çalışacağımı söyledim bu mevsimde. Beni kendi araçlarıyla götürüp, getirecekler.
Yarın, 11’de standımı, sanayiden alacaklar. 13’ te de, beni kapıdan almaya gelecekler. Harika ya, süper ötesi. Ulaşım sorunum olmayacak. Böylece: Maddi ve psikolojik açıdan yıpranmayacağım. Evimi değiştirmek zorunda kalmayacağım. Yoksa, epey sorun yaşayacaktım. Ya bir sürü taksi parası verecektim. Çalıştığımın kendi bölümünü,böyle harcayacaktım. Ya da, daha ekonomik sorunların altından kalkmaya çalışırken. Yeni bir ev aramanın telaşına, sıkıntısına kapılacaktım.
Ooff düşüncesi bile korkunç. Benim koşullarıma uygun ev, neredeyse yok gibi bir şey. Çok acı çektim bu konuda, çook. Sokaklarda ağladım. Allah nasip ederse? Buradan, durumuma göre düzenleyeceğim, kendi evime geçmeyi istiyorum. Deniz kıyısında, bahçesinde huzurla çay içebileceğim, yazılarımı-şiirlerimi yazabileceğim, köpeğimi sevebileceğim. Deniz annemle konuşabileceğim, dalgaların köpüklerindeki resimleri görebileceğim. Ev içi ve ev dışı alanlarda, hiç sorun yaşamayacağım, bir ev istiyorum.
Şimdiki evime giriş çıkış sorunsuz. Balkon kapıları dar.Bir de normal banyo kapısı ve iç alanı uygun değil. Diğer lavabonun olduğu yere taktırdım şofbeni. İdare ediyorum. Ev sahibim de iyi şimdilik. Ben de, kirayı düzgün ödüyorum. Çıkarken, arabamın verdiği, küçük hasarları da onartırım.

Devamını Oku