Nilgün Acar Şiirleri - Şair Nilgün Acar

Nilgün Acar

ALANYA KALBİM.AKDENİZ BENLİĞİM

Şu an İstanbul donuyor sanki.Ağır,yapış-yapış bir soğuk var dışarıda.Kirli-gri bulutlar ve sis.İnsanın içi daralıyor.En iyisi,düşlere savrulmak.
Hayatım boyunca,hiç kış olmayan bir yerde yaşamak istedim.Ama bu,o kadar uzak bir düştü ki...Şimdi sanki avuçlarımda o düş.Birdenbire bırakılıverdi avuçlarıma.Anlamını ve değerini,ömrümce bileceğim gerçekleşmesi için,küçük adımların yeterli olacağı,o harika düşümün.
Geçtiğimiz iki yaz tatil yaptığım,her şeyden kaçtığım Alanyada,yine tatil düşü kurarken.İnanılmaz bir mucizeyle,temelli kalacağım.Benim için uygun koşulların-olanakların hazırlanmaya başladığı,güzel kentime yerleşeceğim,en kısa sürede.
5 Temmuz 4 Ağustos 2008 tarihleri arasında,harika bir tatil yaptım.Her anı,inanılmaz güzeldi.Çok sevdiğim,ailem bildiğim bir çevrem vardı.Orada geçirdiğim bir ay süresince,bu sevgi çemberi büyüdü-büyüdü.Üç yıl öncesine dek,sadece Antalyanın bir ilçesiydi Alanya benim için.2007 yazında bir çılgınlık yaparak gittim ve on gün kaldım ve hayatımın cenneti oldu.Dinlemesini bilince,yürek seni hep doğru ve güzel yerlere götürüyor.Tek İlhan’ı tanıyordum yazışarak ve birkaç telefon konuşması sonucu.Sonra,ailesi-ailem,çevresi çevrem oldu.On gün,bana onlar baktı.Çağımızda insanların,kendi anne-babasına,çocuklarına-akrabalarına bakmadığı bir yozlaşmada.O harika arkadaşım ve ailesi,prenses gibi baktılar bana.İnsan böyle güzelliklerle karşılaşınca,hayata daha bir sıkı sarılıyor.Yaşam,anlam ve değer kazanıyor.Yüreğinin bütünleştiğini duyumsuyor.

Devamını Oku
Nilgün Acar

Düşünce
kendini düşündü
genişledi genişledi
ve büyük bir patlamayla
savruldu evrenler dört bir yana
o kutsal birliğin içinde

Devamını Oku
Nilgün Acar

FAHİŞE
Çok uzun yıllar önce, anne’ciğimle evde oturuyorduk. Annem kanepede, ben yanındaydım. Ev telefonumuz, ikimizin de ulaşabileceği yerdeydi. Bir ara çaldı. Aynı anda uzandık. Sonra, ben ona bıraktım. Açtı annem. “ Efendim anlamadım. “ Dedi ve küfür ederek kapattı telefonu. “ Anne ne oldu? “ Diye sordum. Tanımadığımız bir erkek sesi:” TELE ERKEK İSTER MİSİNİZ? “ Diye sormuş. Ne? O da mı varmış? İyi ki ben açmadım, şaşkınlığımdan ne cevap vereceğimi de bilmezdim. Diye güldüm. Aman ne iğrenç? Kocaman, sağlıklı insanlar filan gibi, konuşmalarımız olmuştu.
Kolay yoldan para kazanmak. Bir asalak, sömürgeci, parazit olarak, başkalarının sırtına yapışmak. Tertemiz, onurlu, masum insanları kandırmak. Posasını çıkardıktan sonra, fırlatıp atmak. Ya da artık, gerçeği anlayan masumlar tarafından kovulmak. Kocaman bir, oooofff çekiyorum.
Annem’le tanık olduğumuz o telefon konuşması yıllarında. Daha birçok değer kaybolmamıştı. Annemler, zaten Cumhuriyet çocuklarıydılar. Bizleri de, onlar yetiştirmişti. Sonra yavaş yavaş her türlü erozyon başladı.
Yakın geçmişimde yaşadığım, bana acımasızca yaşattırılan olayları ve ÖZGÜR’ü düşünüyorum. Kırk değil, binlerce yıl daha yaşasam, bunların başıma geleceği, hiç ama hiç aklıma gelmezdi.
Evet: ÖZGÜR’ü düşünüyorum. Yıllar önce öğrendiğim, tele erkek tanımında değil, belki o da vardır sıfatları arasında, bilmiyorum. Ama kesinlikle, kendini – yani cinselliğini satan, bir erkek fahişe. Hem de bunu, sinsice yapan. Hırsızlık ta yapıyorlarmış. Bavulundaki siyah eldivenleri, bizde görmüştük bakıcımla.

Devamını Oku
Nilgün Acar

Tüm kimliklerin yanılsamaların ötesinde
yalnız ve yalnız senin önünde diz çöktüm
hiç kimse hiçbir şey eğemedi şu asi başımı
sana tanrı diye taptım ayaklarının altını öptüm
bir deli sevda vazgeçilmez yaşam tutkusu
taşların arasında inatla fışkıran beyaz çiçiçek

Devamını Oku
Nilgün Acar

Ateşi sunuyorum sana
minicik bir yalımdan
güneşler çoğalt gel
dağların esrik soluklarından
turuncu bulutları topla
bir çöl gecesinde

Devamını Oku
Nilgün Acar

S A R M A Ş I K
O kadar farklı göstermiştin ki kendini.Anlamıştın benim suskun gücümü.
Oysa ben,sarmaşık olduğunu bile anlamamıştım.Usul usul dolandın gövdeme,ayakta kalmak için.Aldırmadım,taşıyabilirdim seni.Köklerim sağlamdı,biliyordum.
Seni yukarı,daha yukarı,en yukarı ulaştırmalıydım.Hedef oldum,senin yüzünden atılan oklara.Geri yolladım o okları,bumerang gibi.
Seninle ilgili tüm fırtınalara-kasırgalara karşı koydum.Sen zarar görme diye,önüne geçtim.
Hep açtın.Alıyordun,durmadan alıyordun.Özümü sunuyordum alabildiğine.

Devamını Oku
Nilgün Acar

Bulutlar koşturuyordu gözlerinde
çiseliyordu arada bir
toprağım bereketleniyordu
yeşil yeşil tütüyorduk

dokunulmayan ama görülen

Devamını Oku
Nilgün Acar

Yığın yığın bulutlar
her yer karlarla kaplı
bütün yollar kapalı
sessizliğimiz dağ doruklarında
neredeyse kopacak çığlar
usuldan bir türkü yeter

Devamını Oku
Nilgün Acar

SUYU ELLERİNDE DUYUMSAMAK
On yıl önce,annem-kardeşim ve onun arkadaşı yanıma geldiklerinde.Söyleşi arasında,bence çok doğal olan şu tümceyi söyleyivermiştim.”SUYU ELLERİNİMİN ÜZERİNDEN AKARKEN DUYUMSAMAK,O KADAR GÜZEL Kİ…”O anda bana bir şey belli etmediler.Ama yanımdan ayrılıp,dışarı çıktıklarında,üçü de ağlamışlar.Ben onları ağlatmak istememiştim.Yalnızca yaşadığım bir duyguyu paylaşmıştım.Onbuçuk yıl öncesine dek,ben ellerimi ve yüzümü muslukta yıkayamıyordum.Çünkü,evdeyken ve de daha önce kaldığım kurumdayken.Arabamda oturtulmuyor,musluğun başına konulmuyordum.Sabunlu bezlerle,siliyordum elimi-yüzümü.Buraya geldiğimde,benden istenen ilk şeylerden birisi:Lavaboda,kendim yapmamdı günlük temizliğimi.Çok kısa bir süre,yardım edildi.Sonra,ben kendim yapmak istedim ve başardım.Mevsime-hava sıcaklığına göre,ısıyı ayarlamak ve akan suyun altına,ellerimi tutmak.Suyun ellerimin üzerinden kayışını duyumsamak,yepyeni ve harika bir tattı.İnanamıyordum,bu güzelliğe.Değişik bir farkındalık.Kahkahalar atarak,çocuklar gibi oynuyordum suyla.”Hadi Nilgün.Yeter geç kalıyorsun.”Uyarılarına aldırmıyordum,”Tamam,bir dakika daha.”diyordum.Suyu,zaten çok seviyordum.Ama,musluktan akarken,ellerimde-yüzümde duyumsamak,çok-çok güzeldi.Hiçbir araç ve aracı olmadan,dilediğimce,sağlıklı temizlenmek,içimi rahatlatıyordu.Mutluluk veriyordu.Aslında,yaşamdaki ayrıntılarda,küçük şeylerde mutluluk.Çok doğalmış,basitmiş gibi görünen şeyler,inanılmaz armağanlardır bize.Ben hala,zaman-zaman oynuyorum suyla.Şimdi,akülü sandalyem de var.Türlü bahanelerle koşuyorum musluğun başına.Dilediğimce yıkıyorum elimi,yüzümü.Hep te,üzerimi ıslatıyorum ama olsun.O,saydam serinliği,tenimde duyumsamaktan,asla bıkmıyorum.Hele,çok sıcak havalarda ya da ateşim çıktığı zaman.Saçlarımı da ıslatıyorum,bir güzel rahatlıyorum.Hiç düşünmüyoruz,tadabildiğimiz öyle harika duygular var ki…
Nilgün ACAR 21. 09. 2008

Devamını Oku
Nilgün Acar

Görkemli yıldızlara inat yanar yanar mum ışıtır yöresini
hiçbir şey düşünmez sunar kendisini erir tükenir yaşam
ıslak bir hüzünle durmaksızın ararsın gözlerini
bakışları başka yerdedir savrulursun tükenir yaşam
dokunmadan okşadığın kelebeklerce özgür bırakırsın
ruhunla sarar üstüne titrersin sevdanın

Devamını Oku