Kar yağıyor lapa lapa
çiçek çiçek ışık ışık
her biri ayrı resim
meleklerin ellerinden kaçan
yaramaz küçük kristaller
suyun değişmiş hali
Hep verdin kendini harcadın
caddelerde kaldırımlarda geçti ömrün
yemyeşil vaha oldun etrafındaki çöle
kapıları bir bir çalarak
en karanlık yağmurlu günlerde bile
sımsıcak güneşli gülüşlerle
NAYLON ARABALAR
Bilmem dışarıya çıktığınızda,ayrımsadınız mı? Yeni bir tür araba çıktı.Belki yeni değildir.Birkaç aydır,ben yeni görüyorum.Küçük tekerleklerin üzerine,kalın tellerle biçimlendirilmiş.Tellerin arası ve etrafı,naylon çuvallarla kaplanmış.Her iki ön yanından,ince demirler çıkartılmış.Ve insanlar,artık kendilerini koşuyorlar bu arabalara.İlk gördüğümde,gerçekten şok olmuştum.Çok yaşlı bir adam,elleri acımasın diye paçavralar sarmış.İki büklüm,çekip götürüyordu bu garip arabayı.Küçüklüğümüzden beri,at arabaları,el arabaları,bisiklet biçiminde pedallı arabaları çok görmüştük.Seyyar satıcıların arabalarıydı bunlar.Bazen özenirdik,bazen de yüreğimiz sızlardı.Ama yukarıda sözettiğim naylon arabanın yanında,çok lüks kalıyorlar.Caddelerin,işlek sokakların arasında,bu naylon arabalarıyla,içimi burkuyor.Derinden utandırıyor beni.Bu insanlar,çok yaşlı bir adam da olabiliyor,çocuk ya da gençte.Çöp topluyorlar.Kullanılmış pet şişeler,su bidonları vardı,son gördüğüm çocuğun naylon arabasında.Okula gitmesi gerekirken,ekmek parası peşindeydi.Ya o yaşlı amca? Gözlerimden yaş getiren,o onurlu insan.Çocuklarının,torunlarının arasında,köşesinde oturması.Ya da kendine has hobileriyle uğraşıp,hizmet ve saygıyı,çoktan hak ederken.Buz gibi soğukta,yağmurda-çamurda,yakıcı güneşin altında,günlük harçlığını çıkartmaya çalışıyordu.Dilencilere,oldum olası sinir olmuşumdur.Naylon arabalara kendilerini koşanlar,saygıyla elleri öpülesi insanlar.İSTANBUL! ! ! Taşı toprağı altın İSTANBUL! ! ! Şu sarı,altın liralarından,biraz da o çocuğa,gence,yaşlı amcaya versene? Çocuk,okuluna gitsin.Genç,geleceğini kursun.Yaşlı amca,birazcık rahat etsin.Kayboluyor,her şey,tüm insanlık kayboluyor.Geçmişin içi sızlıyor,bu gün,yanıp kül oluyor.Gelecek,umutsuzluğun girdabında dönüp duruyor.O naylon arabalar,sırtlardaki çuvallar,usuma-yüreğime kazınıyor.Utanıyorum,eziliyorum,suçluyum.SUÇLUYUM.EVET SUÇLUYUM.O kaybolan insanlığın içinde,ben de varım.Görebiliyor,duyabiliyor,algılayabiliyorum çünkü.İçimin tüm çığlığıyla,HAYIR demekten başka,bir şey yapamamanın ezikliğini yaşıyorum.Romantik bir duygusallık değil.Çözüm getirememenin,iliklerimi sızlatan acısı.Kaybolma insanlık! Aç gönül gözünü.Ve birazcık daha adil ol.Kediler,köpekler,martılar ve bazı kuşlar gibi,çöplüklerden-çöplerden beslenmesin insanlar.Yoksa gerçekten,gelecek çöpe gider.
Nilgün Acar.
25. 05. 2008
GÜNLÜĞÜMDEN-3
Slov bir radyo açtım Tutku.Şu bilgisayar,harika bir şey.Radyo dinle,film seyret.Herşeyi yapabiliyorsun.Şimdi,Zerrin ÖZER,”O YAZ’I”söylüyor.Sevdiğim sanatçılardan birisidir.3-4 yıl önce,Rumelihisarındaki konserine gitmiştik.O kadar çok merdiven vardı ki.Merdivenler,hep başımın belası olmuştur.Gerçek yaşamda,engelliler hiç düşünülmüyor.Herşey,şimdi sağlıklı olanların hakkı.Rumelihisarındaki o merdivenleri nasıl çıkıp-indim? Bir ben bilirim bir de,benimle ilgilenenler.Hadi orası,tarihi bir yer.Ya diğer yerler? Yollar-bina girişleri.Salt,çözümlenebilir sorunlar nedeniyle,hemen her şeyden mahrum bırakılıyoruz.Hadi ben savaşımcılığımla,zaman zaman,aşıyorum bazı sorunları.Ya diğerleri? Rumelihisarındaki o merdivenlerden beni çıkarırlarken ve indirirlerken,o insanların yorulmalarına çok üzülmüştüm.Oraya gitmeyi,neyse ki ben istememiştim.Zaten gideceksin dediklerinde,şaşkınlıkla bakmıştım yüzlerine.Ama çok ta sevinmiştim.Zerrin ÖZER’i çok seviyorum.Ve bizi çok güzel bir yere,sahnenin tam karşısına oturtmuşlardı.Aramızda,iki-üç metre ancak vardı.Değdi onca güçlüğe.Tüm coşkumla ve hüznümle,sesimin olanca gücüyle,eşlik etmiştim şarkılara.Kitaplarımı götürmüştüm.Zerrin ÖZER yanımdan geçerken, çağırdım.”Size bunları verebilir miyim? ”Dedim.”Bunlar senin mi? ”Diye sordu.Evet deyince,sımsıkı sarıldı,”ölürüm sana.Hadi bir şiirini okuyalım.”Dedi.Seçtiğim şiiri okumaya başladı.”Benim kör gözüm görmüyor,sen oku deyince,tamamen rahat,okumuştum şiiri.O anlarda,ben fark etmemişim.Ama tüm tv kanalları,fotoğraf makinaları bana çevrilmiş.Şiir bitince,öyle bir alkış koptu ki,şaşırdım.Ben nerede olduğumu unutmuştum.Binlerce kişi beni dinlemişti ve alkışlıyorlardı.Ellerimi kaldırdım ve salladım.Bazıları,biz de kitap isteriz diye bağırdı.Yanımda yok,gelinde alın demiştim.Bir anda,gecenin yıldızı oluvermiştim.Birçok kişi yanıma gelip,beni kutlamıştı.Kardeşime çektiğim mesajı anımsıyorum.BEN HER ZAMAN YILDIZIM.Evet demişti.O gece çok güzeldi.Bak Tutku,bir şarkıdan nerelere gittim? Sanırım,ondan bir yaz sonraydı.Harbiye açık hava tiyatrosunda,Kıraç’ın konseri olduğunu okumuştum.Buradan götürülmeyi sağlayamamıştım.Ama arkadaşıma yalvarmıştım.Kardeşim ve arkadaşları da gidecekmiş o konsere.Şehrin bir ucunda o,bir ucunda ben.Kardeşim götüremezdi.Gece dönmesi,çok zordu.Annem,bilet paralarımızı vermişti.Arkadaşımla gittik.Beni en arkaya oturtmak istediler.Hiç gitme daha iyi.Hayır,ben arkaya gitmem.Beni aşağı indireceksiniz diye,kesin bir direniş gösterdim.Çünkü,zaten yardım edecek iki arkadaşım vardı.İki kişi daha olursa? Uçururlardı beni.Kızdım da.”Niye rampa yapmadınız? Bizim hiçbir şeye hakkımız yok mu? ”Diye.Direnmek,cadı olmak,çoğu kez işe yarıyor Tutku.İndirdiler beni.Yine en güzel yere oturmuştum.Kıraç’la bir-iki metre vardı aramızda.Önümde kimse yoktu.Beni görünce,sık sık benim tarafıma gelip söyledi şarkıları.Aramıza inmedi Kıraç.Arkadaşıma söyledim kitabımı ve mektubumu vermesini.İşaretle kitabı gösterdim.Kıraç’ta işaretle,bana mı? dedi.Başımı salladım.Verildi kitabım.Onca yoğunluğunda,okudu mu? okumadı mı bilmiyorum kitabımı ve mektubumu? O konseri de,büyük bir hazla izlemiştim.Tutku.Asıl gitmek istediğim:Klasik müzik konserleri.Ama bu zevki paylaşacak ve benimle ilgilenecek bir arkadaşım yok.Ben,en çok klasik müziği seviyorum.İki kış önce,bir konsere bir sürü telefon görüşmesi sonucu,biletsiz bile gidecektim.Ama,götürecek kimse bulamamıştım.Çok üzülmüştüm.Sosyal hayatı,katılımcı olmayı seviyorum.Madem üretebiliyorum.Bu,en doğal hakkım.Görüşürüz Tutku.Yaşamla savaşımım,hep sürecek
Nilgün ACAR 23. 09. 2008
GÜNLÜĞÜMDEN-5 11.01.2009
Radyodan istek yaptım Tutku.Arkadaşımın radyosu.Şu internet,ne harika bir şey? Özel radyon bile oluyor.Sanırım çok uzak olmayan bir gelecekte,ben de D.J.olurum.Sesim çok mikrofonik ve telaffuzum düzgün.Biraz da çalıştım mı? Epey iyi olurum.Şu an radyoda beni anlatıyorlar.
12.01.2009 Sevgili Tutku,dün bu yazıyı bitiremedim.Hep radyoya yazdım,onlarla söyleştim.Hep benim istediğim şarkıları çaldılar.şiirlerimi okudular.Tüm yaşamımın tanıtımını yaptılar.Değişik,güzel bir zaman dilimiydi.Tanımlayamayacağım duygular yaşadığım.
Herkes,benim pozitif enerjimden sözediyor.Evet,onların gördüğünden,sandığından çok,çok fazla enerji,pozitif enerjim var.Yerimde duramayışım bundan.Temeli beni oluşturan doğa ya da tanrıdan olsa da.Uzak ya da yakın dostlarımdan,insanlardan,kısacası:Sevgiden alıyorum,çoğaltıyorum ve dağıtıyorum bu enerjiyi.
Bu gün de beni tanıtıyorlar,aynı radyoda.Böylesi sevilmek,değer verilmek,çok güzel.Tüm gücümle layık olmaya çalışıyorum.Boşuna sevmiyorum ben insanları.Öylesine iyiliklerle-güzelliklerle karşılaşıyorum ki…Herkes gibi,karşıtlıkları yaşadığım da oluyor.Ama olumsuzlukları atlamayı,aşmayı,bana engel olmamasını öğrendim.Derinlerde,en derinlerde,ağır tortular oluşsa da.
Sevgili Tutku.Artık her sabah ve tüm anlarda,özgürlük diyorum.Çünkü,yazabilmek-üretebilmek için,kesin özgür olmalıyım.Şimdiki ortamımda,önüm kapatılıyor,engel olunuyor.Kısacık anlarda,iki arada-bir derede yazmaya çalışıyorum.Ve içimde kalıyor,çoğu şey.Üzülüyorum,çok üzülüyorum.Sosyal hayatım yok ediliyor.Ne adına bilmiyorum? Kuralları benim için hafifletebilirlerdi.Yanlışımı görmediler.Bilinçli olduğumu biliyorlar.Boş ver be Tutku.Eğer bedeller çok ağır geliyorsa? Ödememenin yollarını bulmak durumundayım.Ve bulunuyor da.
Eski bir öykü işte
taşlara çizilmiş resimler kadar
zincirler
hüzün
arıkuşunun gözyaşınca
yürek ağrısı
Sorun da bu ya birtanem
sen koskoca deryada
bir fenerin üzerindesin
ve aydınlatıyorsun dört bir yanı
yol gösteriyorsun denizcilere
gözlerinden yıldızlar saçıyorsun
Çılgın bir kalabalıktaydık
görmemiştim seni
merhaba bile dememiştik
elimi tutarak
hoşçakal dedin giderken
gözlerim takıldı gözlerine
Evet suya yazı yazdım
günışığıyla büyütüp soluğumu
dalga dalga köpük kük çığlık çığlık
damla damla inançla dokudum
tonlarca mavi yeşil mor
kimse görmese de o resimleri
Yaklaşık üç yıldır tanıyorum kendisini...
tam bir insan evet tam bir insan.
her hücresi sevgiyle yaratılmış sevgi abidesi muhteşem bir yürek...
umudu görmek isterseniz, Nilgün Acara bakınız.
sevgiyi görmek isterseniz yine ona bakınız.
bir insan nasıl olmalı diye dşünüyorsanı ...
Seni merak ediyordum. Şiirde ustalaşmışsın; kutluyorum.