Edebiyat Öğretmeni.
Bazıları kendi masalını yaşarmış,
Bazıları da dramını.
Bilinir bu elbet,
Bilinir de,
yine de kaçınılmaz bir dilemmadır bu,
yenik düşer dramını yaşayanlar
Büyülüdür kahvenin kokusu.
Bazen acıyı yüklenir telveleri
Bazen de minik bir sevinci.
Köpüklerinde yüzer şen şakrak nağmeler,
Fısıltı halinde söylenir kederli sözler.
Senli gecelerden biriydi yine.
Cılız bir mum alevine takıldı gözlerim.
Belki de ruhumun gözleriydi..
Acı çeken ruhumun...
Yanıp yanmamak arasında gidip gelen alevin ışıgında,
Elllerimdeki hüznü seyre daldım.
Annem!
En çok insan olan yanım...
Annem!
Hayatla tutuştuğum kavgada,
Ayağım her sendelediğinde,
Ama ben en çok sevgilinin dizlerini sevdim,
Başkaları severken gözlerini.
Siyabend gibi...
Kimsesiz, ki o yüzden cılız yanan,
Bir mum ışığında.
Derinlerden gelen,
DELAL
Delal,
Hazin bir aşk hikayesi olmasın bizimkisi...
Biçareydi gönlüm sensizliğinde.
Uyutuyordum yüreğimi klamlarla.
Kalbim ki;
Mutluluğun uyutulduğu topraklara benzer.
Harran gibi...
İçine çokça acı gömülen,
Ve çokça umut aslında.
Kalbim;
Cembeli bir aşk çobanıydı
İçini döktüğü kavalı elinde
Can özüm dediği Binevş'i yüreğinde
Binevş'inin mendili sinesinde
Düşer yollara aşkının peşinde.
Aşk çobanı Cembeli
Bir güzelleme yaz bana,
Karacaoğlan'ınkilerden,
Yahut onu bile kıskandırmalı.
Güzelleme yaz bana,
Çıkarıp beni düşlerimin siyahlığından,
Mavi düşlere taşıyan.
Canemın dedim, ya da ömrü hayatım,
Güneşin ıssızlığına sığınırken sevdim seni,
ve bir keman sesini yitirirken hüznün merkezinde.
Kirlenirken aşklar insanlığın ihlalinde,
yeryüzünü kaplarken alabildiğince umutsuzluk,
sevdim seni yüreği eline verilmiş bir kadının gözlerinde.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!