Sık giderdik çocukken,
Beyazıt'taki toz ve kağıt kokan sahaflara.
Kitaplar değildi etkileyen beni,
Ne de sakallı ve gözlüklü ihtiyar.
Bir çınar vardı hemen önünde,
BENEKLİ TARİH
Kaç kara leke döküldü insanlık tarihinin tozlu sayfalarına?
İnsan olmanın tarihi,
Kaç yangın gördü külleri soğumayan?
Fitili üzerinde bombalar,
Fotoğraf karelerine sığınan ölü ve saf çocuk yüzleri,
Bir kenar mahalleyim
Mecburen uzaktan severim...
Ahmet Kaya
Uzaktan sevmek gerek bazen,
Kekremsi bir tat bıraksa da hayat.
Uzun adam,
Yattığın toprak sıcak mıdır bilemem,
Ama burada soğuk esiyor rüzgarlar hala.
Karlı yollarda pusular...
Aşmıştın oysa sen en karlısını yolların,
Gök amma da cimri bu gece;
Bütün kandillerini söndürmüş..
Kurşun gibi bir uyku çöküyor üstüme;
Oysa hiç de uyumak istemiyor canım.
Ey insanoğlunun koruyucu melekleri.
Uzak tutun benden
Bu gece en hüzünlü şiirleri yazabilirim
Hem sevdim, hem sevildim, ya da o böyle söyler
Bu gece gibi miydi kucağıma aldığım
Öptüm onu öptüm de üstümde sonsuz gökler
Pablo Neruda
Pencere önü kadınları vardır;
Kimi zaman akşamdır;
Gözleri yıldızlara takılır,
Kimi zaman gündür,
Güneşe takılır.
Bir sürü pencere vardır evinde de
Farkin'de bir güzeldi Xatun;
Ceylan gözlü,sırma saçlı,
Ayağı halhallı, burnu hızmalı,
çenesi dövmeli, gözleri sürmeli.
Bey karısı Xatun,
Vurulunca yüreğinden Zembilfiroş'a,
Tarihsel aşklar vardır ya,
Mem u Zin gibi örneğin
ya da Tahir ile Zühre.
Demişti ya usta;
Tahir olmak da ayıp değil zühre olmak da...
İçimdeki sevgiyi ihlal ederken ben
Yüreğim izbe bir mahzende kilitliydi.
Yer yer kuytulukları olan,
Issız ruhumu gizlediğim,
Kimi zamanda boğduğum
Kör bir mahzen...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!