Hesabı bellidir emperyalizmin,
Sömürü üstüne planları var.
Yurdunu sevene baskısı müzmin*,
Kendi kucağında gülenleri var.
İşte Irak, İran, işte Türkiye,
Şiddeti artırıp her geçen ayla,
Saldıran teröre lanetler olsun.
Kardeşini acımadan bombayla,
Öldüren teröre lanetler olsun.
Acılara boğdu yaktı her yanı,
İpin ucu puştoğlanın elinde,
Aklına estikçe çekiyor hünsa.
Yumuşaklık somutlaşıp dilinde,
Her türlü yalanı döküyor hünsa.
Serseri bir mayın sanki yaratık,
Yeri geldi küfrün, yuhun,
Sırasına lânet olsun.
Bize kızan padişahın,
Tu(ğ)rasına lânet olsun.
Irzına geçtiler arın,
İmralı’dan medet uman,
Marmara’ya düşer bir gün;
Dağılınca sisle duman,
Gördüğüne şaşar bir gün.
Teröriste dersen sayın,
Hep bizim aileden birisi oldun bana,
Eşin benim öğrencim, damadım sayılırsın.
Hergün dualar eder kayınvalidem sana,
‘O da benim oğlum der’ bir görsen bayılırsın.
Balbay’ım tanışmadık, ben seni tanıyorum,
Üniversiteler yasaksız olsun,
Hileyle girmeye karışmasınlar.
Sınavda gözcüler dışarda kalsın,
Kopyayı görmeye karışmasınlar.
Sınavlar şifreli yapılsın varsın,
(Sayın Yılmaz Özdil’den esinlenerek)
Bir parti düşünün vitrini mamur,
Liboş liboş sırıtanlar ordalar.
Tırnağı ojeli elleri hamur,
Nazlı nazlı kırıtanlar ordalar.
‘Çocuk yap’ demişsin, emriniz olur,
Lãkin avrat boyun bükmüyor inan.
İnsan bir iş etse cenabet kalır,
Başıma bir tas su dökmüyor inan.
Çünkü aş yok, iş yok, su da yok bizde,
Karaman’ım sana sana,
Uçmuşum bak geliyorum.
Ankara’dan yana yana,
Kaçmışım bak geliyorum.
Apar topar gece yarı,
Anadolu'nun ova köylerinde sobalarda, tandırlarda çoğunlukla kesmik (saman) yakılır. Toprak damlı evlerin bacalarından yükselen dumanların görünüşü ve kokusu, köylerimizin yaşayan yönünü uzaklardan duyumsamamızı sağlayan işaret fişekleri gibidir.
Anadolu'da bir izdir, bir sıcaklıktır saman dum ...