Güzele duyulan özlemin gözde,
Tütüşü Yunus’a götürür beni.
Bilincin nabzının bir ince sözde,
Atışı Yunus’a götürür beni.
Dost bakışı güzel gözlü bir eşin,
Özgürlük yok diyen yalan söylüyor,
Her türlü naneyi gevenler özgür.
Yoksul piyangoyla gönül eyliyor,
Çalmayı, çırpmayı sevenler özgür.
Halkını soyanlar basmıyor faka,
Baban devrimciydi, boyun eğmedi,
Bu yüzden çok zulüm gördü evladım.
Halkının malına eli değmedi,
Buldukça halkına verdi evladım.
Yazardı, halkının derdini yazdı,
Alışığız dizimizi dövmeye,
Yaşamaktan bıkar bıkar ölürüz.
Elimiz varmıyor yari sevmeye,
Gözlerine bakar bakar ölürüz!
El bizi ölüme sevdalı sanır,
Çölde geziyormuş Bahtsız Bedevi,
Bir bakmış karşıda kutup ayısı;
Köprüyü geçmemiş, terk etmiş evi,
Bu yüzden olmamış ayı, dayısı.
Şansızlık bu işte devesi yokmuş,
Partimiz açıktır, yollara devam,
Adalet akladı bizi çok şükür.
Dokunulmaz kaldı kişisel davam,
Kurtardık oğulu, kızı çok şükür.
Olayın içine AB’yi kattık,
Kurulan tuzaklara düşürdüler apansız,
Kimimiz yaralandı, kimimiz kaldı cansız.
Adam gereken yerler, yazık, şimdi insansız;
Safları sıklaştırıp, başı dik durmalıyız,
Namerdin yalanını yüzüne vurmalıyız.
Adaleti bilirsen eğer mülkün temeli,
Kestiği parmağına ‘acımıyor’ demeli.
Diktatörlük olursa yönetenin emeli;
Çıkar bir yol sanıyor mahkemeye kızmayı,
Dam başında saksağan vur beline kazmayı.
Çağdaş medeniyet ile yarışı,
Bilimden güç alıp izleyen O’dur.
Dünyada barışı, yurtta barışı,
Yürekten isteyen, özleyen O’dur.
Çalışan köylünün terini gören,
Öğretmene söven, vuran kahrolsun,
Öğretmene kalkan eller kırılsın.
Onu ezen, onu kıran kahrolsun,
Öğretmene kalkan eller kırılsın.
Hak ister öğretmen, ona çok mudur?
Anadolu'nun ova köylerinde sobalarda, tandırlarda çoğunlukla kesmik (saman) yakılır. Toprak damlı evlerin bacalarından yükselen dumanların görünüşü ve kokusu, köylerimizin yaşayan yönünü uzaklardan duyumsamamızı sağlayan işaret fişekleri gibidir.
Anadolu'da bir izdir, bir sıcaklıktır saman dum ...