Günlerdir CHP içindeki karışıklık tartışılıyor ve karışıklığın faili/failleri aranıyor.
Uzaklarda aramanıza gerek yok... Mustafa Kemal Atatürk'ün devlet kurmuş koca partisini dibe çöktüren, Türk siyasi tarihinin en beceriksizi/en acizi/en şapşik'i ve tam burnunuzun dibindeki "bay Kemal"den daha sinsi karıştırıcı mı var ki uzaklarda arıyorsunuz?!
***** GÜLERMİSİN AĞLARMISIN ***** Dün Mahalle Parkında gezinirken, Lise son sınıfta okuyan 3-5 öğrenciyle hasbihal olduk. Bir ara dedim ki, sahi Ülkemizin Başbakan'ı kimdir. Birisi Sayın Tayyip Erdoğan, kimisi Süleyman Soylu, kimisi Devlet Bahçeli, Kimisi Abdullah Gül ve kimisi de Binali Yıldırım'dır dediler. Hatta Merhum Bülent Ecevit-i diyenlerde oldu. ---Bir bakar mısınız? Ze kuşağının eğitim seviyelerine. Eskiden Öğretmen Liselerinden mezun olanlar doğrudan Öğretmen olarak atanırlardı. Bizim devran-ı, ilk okullar da onlar okuttu. Çokta iyi okuttular....Ülkemiz de Teknoloji ilerledikçe ve dijital alet-edevatlar artınca müfredat çöküyor. Özellikle Orta dereceli okullar da kuralsızlık, duyarsızlık, disiplinsizlik ve aymazlık hürra gidiyor. Öğretmenler okula spor kıyafetiyle geliyorlar. Simit yaka tişort, dar paça pantolon ve suratlar sakallı derslere giriyorlar. Kim öğretmen, kim öğrenci belli değil. --Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK bu kutlu Cumhuriyetimizi gençlerimize ve gençlerimizi de ufku geniş, çağdaş Devrimci Öğretmenlerimize emanet etmişti. Onun bu ulvi emanetine böyle mi sahip çıkılıyor? Atamız kılık-kıyafet ve bunca Devrimleri boşuna mı yaptı? --GÜLER MİSİN-AĞLAR MISIN--- OZAN ÇAKIROĞLU.
Zafer, 'zafer benimdir' diyebilenlerindir." * Mustafa Kemal Paşa
102 yıl önce. bugün, Mustafa Kemal Paşa ve O'nu yalnız bırakmayan bir avuç Onurlu Mücadele Arkadaşı, Ulusumuza öncülük ederek işgalci yunan ordusunu ezip geçti ve Izmir'i özgürlüğüne kavuşturdu.
Sadece yunan ordusu değil, zerre kadar utanmadan "keşke yunan galip gelseydi" diyen/diyebilen onur ve şeref yoksunu fesli fesli kadir mısıroğlu'nun işbirlikçi 'dedeleri' de tarihin çöplüğüne postalandı.
Bu tarihi zaferin ışığında yineliyorum: Elbette Mustafa Kemal'in Askeriyim! Ve Elbette Ne Mutlu Türküm Diyene!
**Değerli kardeşim, biz ve bizim gibi Ülkeler yeni ve yarı sömürge Ülkeler olduğundan dolayı, kendi Toplumunu huzur ve refaha kavuşturacak, insanlar arasında sevgi, barış uhulet ve suhulet ortamı oluşturacak yetkiye sahip değillerdir. Tekelci burjuvazi ve moda sektörü aracılığıyla yeni neslimizi ne hale getirdiler. Hangi Ana-Baba evlatlarını düzenin yanlış gidişatına yem etmek ister. Son teknoloji, kardeşliği, dostluğu, yarenliği, sırdaş ve yoldaşlığı yok ettiği gibi, Baba-oğul, Ana-Kız ilişkilerini de dumura uğratmıştır. --Siyasi Arenada, her zaman ve her yerde kardeşlikten, dostluktan, Milliyetçilikten, feraset ve hamasetlikten dem vururlar. Bunların hepsi Siyasi kurgulardır. Seçim ertesine kadardır. Ondan sonra kaos-kargaşa, vergi ve zamlar dört nala şahlanır. Nerde kaldı Sevgi, Barış suhulet ve hayır-hasenat, ara ki bulasın. --Yurdumuzda bu gün cereyan eden cümle olumsuzlukların temeli, taa 1955 de ikinci Menderes Hükümeti zamanında atılmıştır. Emperyal destekli ve özellikle Haşhaşi Tarikatları Ülkemiz de yuvalanıp, kökleşmiştir. Ecevit Hükümetlerince lağvedilmeye çalışılsa da pek başarılı olunamamıştır. 1980 Evren ihtilali moda sektörüne ket vurmuş ve Tarkatları da yer altına çekmiştir. Daha Sonra Özal Hükümeti marifetiyle Tekelci burjuvazi ve cümle Tarikatlar yeniden şahlanmıştır. Sonuç 15 Temmuz 2016. Arkası yarın...VESSELAM. ------BİR YORGUN DEMOKRATIN SOLGUN KALEMİNDEN-------
"....Ağaç anlatabilir kendini yağmura, hiç değilse fısıldayabilir-bunu biliyorum. Kuş nasıl tarif edecek; konsa yeryüzünde av, uçsa bir ömür boynunda vebal. Ve kimim ben, düşe kalka dolaşan yorgun ruh, dolaşık gönül, som gurur? Ve kim, beni omzumdan öpüp o siyah yolculuğa çağırır?...."BK
-- Kapitalist Toplumlarda, dostluk, yarenlik, ahbap çavuşluk, yoldaş ve kardeşlik ilişkileri olmaz-olamaz? Bu tür ilişkiler ilkel komünal ve Feodal toplumlar da olur. -- Kapitalist Toplumlar da, genelde Siyasi ve ticari ilişkiler ön plandadır. Devletin hiyerarşik sistemin alt yapısı ve eğitim sistemi Kapitalistlerin istediği doğrultuda şekillenir. Bu gidişata karşı çıkanlar, fitne-fesat nifakçı, terörist ve şer odakları diye damgalanır. Hatta zaman-zaman aba altından sopa gösterilir. Yetmedi bir de bir suç yamasıyla hapse konulur.....VESSELAM.
a kateter ve b kateder noktalarının birleşimi hipotez. Hipotezin bir üst aşaması ise doktirin. Sentez ve anti sentezin birleşimi argüman. Argümanın bir üst aşaması ise tez... Yani, içeriksiz bir iç nihilizmi hiççiliği çağrıştırmıyormu?
Bir şey-e inanma ile, tanımlama ile, anlatma ile veya açıklama ile o' şeyin kendi içindeki öznesi ile, mefhumu ile, vasfı ile, işlevi ile, funksiyonu ile o' şeyin kendisinin aynısı orjinali değildir.
Evrensel bazda bir hususun gerçek olarak ele alınması, metodun, yöntemin, vâkanın, tarifin, tasvirin, tasavvurun, durumun herkes tarafından kabul edilmesimidir?
İş yoruma, şerhe, menfiyete, görüş ayrılığına düşünce herkesin gerçekleri biri biriyle örtüşmeye bilir ve bu bağlamda görüş ayrılıklarından kaynaklanan perspektifler meydana gelir. Gerçeklerin bir biriyle örtüşmemesi görüş açıları bakımından diplomasi ve siyaseti öne çıkarır, çünkü hem kolektif bakış açısına göre hemde ferdi bakış açısına göre gerçeği yorumlama veya algılama bireysel bazda ve kolektif bazda her ferdin görüş açıları bakımından bir biriyle örtüşmeye bilir. Öyle ise, bahsi mevzuda bulunulduğu gibi pekî bu durum neyi meydana getirir? Aslında bireysel bakımdan insanın kendisine yönelik siyaseti maskesidir, politikası ise edinmiş olduğu kimliğin içerisinde maksat ve gayelerine yönelik arayıpda bulamadıklarıdır, kendi kimliğinden yoksun arayıpda bulma çabası ise onun adıda demagojiden başkası değildir...
Genel itibariyle, politikanın kendisi sunni idiolojik problemler üretip çözümü kendinde görüp çözüm üretiyormuş gibi maskeleniyorsa, Nihilizmin hiçciliğin problemi olan hiçlikten var olma inkarını doğurur. Bu olgu ise, din üzerinden politika yapma değilde, genelde "dinin politikadaki yeri" nedir tartışmasını beraberinde getirir. Sekuler nitelikteki siyasal akımlar idiolojik açıdan kendilerini geliştiremezler. Nitekim pragmatiği ekseriyette edinmiş olunan referansı kutsileştirme gibidir, referansın kendisinin kutsileştirilme çabasından ötürü gidemez. Velhasıl kutsiyeti sağlayan inanç sistemi olan dindedir.
Politika ve siyasetin çerçevesi sunni gündem üretip idiolojik çekişmeler oluşturup kutuplaştırma çabası olmamalıdır, toplumun ve bireyin kısa vâdeli, orta vâdeli ve uzun vâdeli oluşa gelen problemlerine gerçekci yasal çerçeveler dahilinde çözümler üretme olmalıdır.
"Peygamber futbol oynamışsa, futbolun kurallarını ne hakem nede futbol federasyonu tayin etmiştir."
"Var olduğumuz bir tek dünyada, herkesin ayrı ayrı kendi dünyalarında bulunan perspektifler ve gerçekler aynı mı?"
******KURAN EVRENSEL VE KUTSAL BİR KİTAPTIR****** ---Kuran, bütün Evrenin tercüm-i ezeliyesidir. Hz. Muhammed Yüce Yaratanın Yer yüzünde ki tek ve son rehberidir... ---Kuran, bütün Tarikat ve asitane dergâhlarını reddeder. İslamiyet te ilk ayrışmayı Mezhepler başlatmıştır. Tarikatlar DİNİ siyasallaştırp kendi nefsi amellerine alet etmişlerdir. İslam Dini son ve evrensel bir Dindir. Bütün Kâinatı kapsar. Sevgi, barış ihlas ve hayır hasenat öğütler. Özellikle Haşhaşi Tarikatları İslamiyet gölgesi altında DİNİ bir siyasi malzeme ve zaman-zaman zülfikâr kılıç olarak kullanmaktadırlar. 15 Temmuz 2016 da olduğu gibi?? ---Cümle Tarikatlar, hiç bir zaman Kuran ve Din konusunda hemfikir olamamışlardır. Her biri, bir diğerinin kuyusunu kazmışlardır. Bu Tarikatlar kervanın Maddeyi çekiştirp ve en çok maddeci onlar olmuşlardır. Cümle Tarikatların Mali durumları araştırılsa bunların Materyalistlerden daha çok materyalist oldukları görülecektir. ---Tarikatlar Akvamı, her zaman ve her yerde kaos ve kargaşadan beslenir. Bunlar pusulu havayı çok severler. Devlet'in kurum ve kuruluşların orta direklerini kemirirler. Şıkıştıkları zaman arkaya bakmadan tabanı yağlarlar. Bunların en büyük hamileri Amerika'dır. Emir ve nasihatlarını oradan alılar. Orta Doğuda ki Dinci terör örgütleri Bizde ki Tarikatlarla iç-içedir. Bu Tarikat dergâhları her türlü bilimsel faaliyete karşıdırlar. Müspet Fen-bilimin, Tarikat sempatizanlarının uyanmasını ve gerçeği görmesini sağla- yacağından çok tedirgin olurlar. O yüzden bilim ve teknolojinin hep gavur icadı olduğunu kürsülerden fetva verirler. Muasır-çağdaş medeniyeti baş düşmanları olarak görürler. ---Avrupa Devletleri, Mustafa Kemallere yenilince çok paniklediler. Ülkemizde ki bütün şer amellerini gerçekleştirmek için, 1955 yılında harekete geçip yurdumuzda Tarikatları yuvalandırıp köklendirdiler. Menderes Hükümeti de bu illegal oluşuma göz yummuştur. Hatta Genel seçimlerde siyasi bir malzeme olarak ta kullanmıştır....VESSELAM. --------OZAN ÇAKIOĞLU------
Kur'an diyorsunuz, doğru efendim Bizde okuruz, alırken besmele çekmediğimi belirtmek isterim Sizin için sakıncası yoksa tabi Hatta Kur'an okuduğum tek kitaptır
Çünkü diğer kitapların, kimlerinin kafasının içinde nasıl şekillendiğini Ve nasıl yazıldığını bildiğini zanneden biriyim Bir kişi, hayatını yaşarken yalan söylüyor ve yanlış yaşıyorsa Ki doğru yaşayan yazar sayısı çok az O kişinin yazdığı kitaba, kimse beni inandıramaz
Şimdi gelelim, Kur'an konusuna Efendim, din ticaretini Kur'an ile yaparlar Kur'an ticaretini içinde yazılı olan ayeti inkar ederek
Allah; benim ayetlerimi az bir pahaya satmayın ''buyuruyor'' Ama Müslüman olduğunu iddia eden memlekette Kur'an 100 lira Fazla konuşmayın, eğer devam ederseniz Yaşamakta olduğunuz hayatın yalan olup olmadığıyla alakalı soru işaretlerini getirmeye devam edeceğim
Samimi olamadığınız her konudan uzaklaşın Sağlıkla ..
Konuşun efendiler! Halt ettik! Yiyin bir birinizi, hayvanların bir birini yediği gibi!
Bildiğiniz sizde kalmasın, ne de olsa ahirette, herkes bir başkasından sorumlu olacak Ne de olsa, o gün, herkes bir başkalarının günahını üstlenecek
Antoloji, fan sayfası değildir Şairlikle bağlı olmamakla birlikte, direkt olarak ilgilidir
Sizler, konuşarak veya yazarak insanların düşüncelerini değiştirebileceğinize inanan insanlarsınız Eğer, bu gerçekten böyle olsaydı Önce Allah, sonra Muhammed, insanlara söz geçirirdi
Sen olmadan da yaşanır dünya Sulamadığın halde ağaç büyür Bakmadığın halde verir meyve İstemediğin halde yaşatıyorsa seni Seviyorsa seni, sevmediğin halde Kendini bir şey zannetme
**Aziz Milletimizin, milli mücadele sürecinde en büyük adımı olan büyük ve kutlu Taarruz'un yıl dönümünde, başta Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere, Vatanımız uğruna canlarını feda eden Aziz Şehitlerimizi rahmet ve şükranla anar, Yüce Türk Ulusunun büyük zafer bayramını en içten duygularımla kutlarım... -------OZAN ÇAKIROĞLU--------
Asırlardır İslam'ın yolunda şaşmadan yürüyen toplumumuzun, Kur'an-ı Kerim varken, üçüncü kişilerin işgüzar rehberliğine(!) HİÇ ama HİÇ ihtiyacı yoktur. Hele copy-past'lara(kopyala yapıştır) ASLA!
Zaten gerçek Müslüman'ların bu tür göz boyamalara rağbet etmeyeceği de asırlardır kanıtlanmıştır.
Bu nedenle, kişilerin Dinimizle oynamaktan, O'nu kullanmaktan ve O'nu kullanarak kendilerine hava verme/çıkar sağlama boş hevesinden vazgeçmelerini tavsiye ediyorum.
Siyaset, Askeriye, Din... Bu üç şeyin kati suretle konuşulmaması gerektiğini buyuruyor arkadaş...
Din: İnanç/moral dünyası... Askeriye: Yurdun ve Ulus'un güvenliği... Siyaset: Hayatın ta kendisi...
Kısacası, toplumsal ve bireysel olarak hayatımızı etkileyen, yönlendiren, biçimlendiren ve bu nedenlerle karar aşamalarında buluşmamız gereken 3 önemli unsur...Ve biz halk olarak bunları hem de kat'i surette konuşmamalıyız, öyle mi?
Pardon ama neyin hesap kitabıdır bu? Suskun/susturulmuş Türkiye ön yoklamaları mı?
Yalnızlığım hoşgeldin
İnsan gözünü kapatır görmez
Kulağını kapatır işitmez
Bu devran böyle gelmiş böyle yürür
Üstte itler ürür Altta fakirimin beli bükülür
Asla dünyada artık güzel bir şey kalmadı demeyin bir ağacın biçiminde bir ağacın titreyişinde sizi hayran bırakacak bir şeyler kesinlikle vardır
Bütün Dünya
Kaşların benzettim aynı kaleme
Senin gibi bir güzel gelmedi şu aleme
Seni bana yazmış şükür olsun Rabbime
Ahirette de kavuştur Rabbim sevdiklerime
Günlerdir CHP içindeki karışıklık tartışılıyor
ve karışıklığın faili/failleri aranıyor.
Uzaklarda aramanıza gerek yok...
Mustafa Kemal Atatürk'ün devlet kurmuş koca partisini dibe çöktüren, Türk siyasi tarihinin en beceriksizi/en acizi/en şapşik'i ve tam burnunuzun dibindeki "bay Kemal"den daha sinsi karıştırıcı mı var ki uzaklarda arıyorsunuz?!
Batasın dünya yıkılasın dünya
Eyvah boyun büktü bizim fukara
Allah mal mülk vermiş davara
O da Garibin binmiş sırtına
Ay Denizde bir portakal
Hoşça bak hoşça kal
İki gözüm hep güzel kal
Ne olursun bana hep dost kal
Umudun çiçeği Türkiye
Ölmez mi insan seni sevince
Ortak olsun insanlar bir çayın demine
Hele bakın ülkemin şu güzel bereketine
İnsan önce kendini bilmeli
Sonra başkasını eleştirmeli
Nefsini doğrultmayan başkasına eğrisin dememeli
Doğruluktur insanın temeli
Ne gelirsen başa hep kin ve nefretten
Bıktık artık insanın zulm ve şerrinden
Zulmedenler kurtululamaz o ateşten
Ben bu kadar anlarım bu işten
***** GÜLERMİSİN AĞLARMISIN *****
Dün Mahalle Parkında gezinirken, Lise son sınıfta okuyan 3-5 öğrenciyle hasbihal olduk.
Bir ara dedim ki, sahi Ülkemizin Başbakan'ı kimdir. Birisi Sayın Tayyip Erdoğan, kimisi
Süleyman Soylu, kimisi Devlet Bahçeli, Kimisi Abdullah Gül ve kimisi de Binali Yıldırım'dır
dediler. Hatta Merhum Bülent Ecevit-i diyenlerde oldu.
---Bir bakar mısınız? Ze kuşağının eğitim seviyelerine. Eskiden Öğretmen Liselerinden mezun
olanlar doğrudan Öğretmen olarak atanırlardı. Bizim devran-ı, ilk okullar da onlar okuttu. Çokta
iyi okuttular....Ülkemiz de Teknoloji ilerledikçe ve dijital alet-edevatlar artınca müfredat çöküyor.
Özellikle Orta dereceli okullar da kuralsızlık, duyarsızlık, disiplinsizlik ve aymazlık hürra gidiyor.
Öğretmenler okula spor kıyafetiyle geliyorlar. Simit yaka tişort, dar paça pantolon ve suratlar
sakallı derslere giriyorlar. Kim öğretmen, kim öğrenci belli değil.
--Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK bu kutlu Cumhuriyetimizi gençlerimize ve gençlerimizi de
ufku geniş, çağdaş Devrimci Öğretmenlerimize emanet etmişti. Onun bu ulvi emanetine böyle mi
sahip çıkılıyor? Atamız kılık-kıyafet ve bunca Devrimleri boşuna mı yaptı?
--GÜLER MİSİN-AĞLAR MISIN--- OZAN ÇAKIROĞLU.
Azab edmek Allah Teâlâ için kolaydır
O ol deyince oldurandır
Her kapıyı açan anahtardır
De Ki yaşarız ölürüz Dönüşümüz Allahadı
"....H e m e n yanıma şöyle g e l o t u r..Yalnızlığı T a n r ı y a bırakalım...."
Zafer, 'zafer benimdir' diyebilenlerindir."
* Mustafa Kemal Paşa
102 yıl önce. bugün, Mustafa Kemal Paşa ve O'nu yalnız bırakmayan bir avuç Onurlu Mücadele Arkadaşı, Ulusumuza öncülük ederek işgalci yunan ordusunu ezip geçti ve Izmir'i özgürlüğüne kavuşturdu.
Sadece yunan ordusu değil, zerre kadar utanmadan "keşke yunan galip gelseydi" diyen/diyebilen onur ve şeref yoksunu fesli fesli kadir mısıroğlu'nun işbirlikçi 'dedeleri' de tarihin çöplüğüne postalandı.
Bu tarihi zaferin ışığında yineliyorum:
Elbette Mustafa Kemal'in Askeriyim!
Ve Elbette Ne Mutlu Türküm Diyene!
**Değerli kardeşim, biz ve bizim gibi Ülkeler yeni ve yarı sömürge Ülkeler olduğundan
dolayı, kendi Toplumunu huzur ve refaha kavuşturacak, insanlar arasında sevgi, barış
uhulet ve suhulet ortamı oluşturacak yetkiye sahip değillerdir. Tekelci burjuvazi ve moda
sektörü aracılığıyla yeni neslimizi ne hale getirdiler. Hangi Ana-Baba evlatlarını düzenin
yanlış gidişatına yem etmek ister. Son teknoloji, kardeşliği, dostluğu, yarenliği, sırdaş ve
yoldaşlığı yok ettiği gibi, Baba-oğul, Ana-Kız ilişkilerini de dumura uğratmıştır.
--Siyasi Arenada, her zaman ve her yerde kardeşlikten, dostluktan, Milliyetçilikten, feraset
ve hamasetlikten dem vururlar. Bunların hepsi Siyasi kurgulardır. Seçim ertesine kadardır.
Ondan sonra kaos-kargaşa, vergi ve zamlar dört nala şahlanır. Nerde kaldı Sevgi, Barış
suhulet ve hayır-hasenat, ara ki bulasın.
--Yurdumuzda bu gün cereyan eden cümle olumsuzlukların temeli, taa 1955 de ikinci
Menderes Hükümeti zamanında atılmıştır. Emperyal destekli ve özellikle Haşhaşi Tarikatları
Ülkemiz de yuvalanıp, kökleşmiştir. Ecevit Hükümetlerince lağvedilmeye çalışılsa da pek
başarılı olunamamıştır. 1980 Evren ihtilali moda sektörüne ket vurmuş ve Tarkatları da
yer altına çekmiştir. Daha Sonra Özal Hükümeti marifetiyle Tekelci burjuvazi ve cümle
Tarikatlar yeniden şahlanmıştır. Sonuç 15 Temmuz 2016. Arkası yarın...VESSELAM.
------BİR YORGUN DEMOKRATIN SOLGUN KALEMİNDEN-------
"....Ağaç anlatabilir kendini yağmura,
hiç değilse fısıldayabilir-bunu biliyorum.
Kuş nasıl tarif edecek; konsa yeryüzünde av,
uçsa bir ömür boynunda vebal.
Ve kimim ben, düşe kalka dolaşan
yorgun ruh, dolaşık gönül, som gurur?
Ve kim, beni omzumdan öpüp o siyah
yolculuğa çağırır?...."BK
-- Kapitalist Toplumlarda, dostluk, yarenlik, ahbap çavuşluk, yoldaş ve kardeşlik
ilişkileri olmaz-olamaz? Bu tür ilişkiler ilkel komünal ve Feodal toplumlar da olur.
-- Kapitalist Toplumlar da, genelde Siyasi ve ticari ilişkiler ön plandadır. Devletin
hiyerarşik sistemin alt yapısı ve eğitim sistemi Kapitalistlerin istediği doğrultuda
şekillenir. Bu gidişata karşı çıkanlar, fitne-fesat nifakçı, terörist ve şer odakları diye
damgalanır. Hatta zaman-zaman aba altından sopa gösterilir. Yetmedi bir de bir
suç yamasıyla hapse konulur.....VESSELAM.
a kateter ve b kateder noktalarının birleşimi hipotez. Hipotezin bir üst aşaması ise doktirin. Sentez ve anti sentezin birleşimi argüman. Argümanın bir üst aşaması ise tez...
Yani, içeriksiz bir iç nihilizmi hiççiliği çağrıştırmıyormu?
Duyuru: Antoloji, term eklemelerde kategori kısmında neden felsefe yok?
Bir şey-e inanma ile, tanımlama ile, anlatma ile veya açıklama ile o' şeyin kendi içindeki öznesi ile, mefhumu ile, vasfı ile, işlevi ile, funksiyonu ile o' şeyin kendisinin aynısı orjinali değildir.
Evrensel bazda bir hususun gerçek olarak ele alınması, metodun, yöntemin, vâkanın, tarifin, tasvirin, tasavvurun, durumun herkes tarafından kabul edilmesimidir?
İş yoruma, şerhe, menfiyete, görüş ayrılığına düşünce herkesin gerçekleri biri biriyle örtüşmeye bilir ve bu bağlamda görüş ayrılıklarından kaynaklanan perspektifler meydana gelir.
Gerçeklerin bir biriyle örtüşmemesi görüş açıları bakımından diplomasi ve siyaseti öne çıkarır, çünkü hem kolektif bakış açısına göre hemde ferdi bakış açısına göre gerçeği yorumlama veya algılama bireysel bazda ve kolektif bazda her ferdin görüş açıları bakımından bir biriyle örtüşmeye bilir. Öyle ise, bahsi mevzuda bulunulduğu gibi pekî bu durum neyi meydana getirir?
Aslında bireysel bakımdan insanın kendisine yönelik siyaseti maskesidir, politikası ise edinmiş olduğu kimliğin içerisinde maksat ve gayelerine yönelik arayıpda bulamadıklarıdır, kendi kimliğinden yoksun arayıpda bulma çabası ise onun adıda demagojiden başkası değildir...
Genel itibariyle, politikanın kendisi sunni idiolojik problemler üretip çözümü kendinde görüp çözüm üretiyormuş gibi maskeleniyorsa, Nihilizmin hiçciliğin problemi olan hiçlikten var olma inkarını doğurur.
Bu olgu ise, din üzerinden politika yapma değilde, genelde "dinin politikadaki yeri" nedir tartışmasını beraberinde getirir.
Sekuler nitelikteki siyasal akımlar idiolojik açıdan kendilerini geliştiremezler. Nitekim pragmatiği ekseriyette edinmiş olunan referansı kutsileştirme gibidir, referansın kendisinin kutsileştirilme çabasından ötürü gidemez. Velhasıl kutsiyeti sağlayan inanç sistemi olan dindedir.
Politika ve siyasetin çerçevesi sunni gündem üretip idiolojik çekişmeler oluşturup kutuplaştırma çabası olmamalıdır, toplumun ve bireyin kısa vâdeli, orta vâdeli ve uzun vâdeli oluşa gelen problemlerine gerçekci yasal çerçeveler dahilinde çözümler üretme olmalıdır.
"Peygamber futbol oynamışsa, futbolun kurallarını ne hakem nede futbol federasyonu tayin etmiştir."
"Var olduğumuz bir tek dünyada, herkesin ayrı ayrı kendi dünyalarında bulunan perspektifler ve gerçekler aynı mı?"
Ağaçı kesen baltanın sapı ağaçtanya, kurşunu kendi dizine sıkmak gibisi varya.
Dergahta "ayin" term-i hiristiyan-i metodoloji mi islam-i metodoloji mi?
"..a s l ı n d a aynı dergahta a y i n yapabilirizbelki...gerekirse b o l a l k o l l e arınırgelirim...."
******KURAN EVRENSEL VE KUTSAL BİR KİTAPTIR******
---Kuran, bütün Evrenin tercüm-i ezeliyesidir. Hz. Muhammed Yüce Yaratanın
Yer yüzünde ki tek ve son rehberidir...
---Kuran, bütün Tarikat ve asitane dergâhlarını reddeder. İslamiyet te ilk ayrışmayı
Mezhepler başlatmıştır. Tarikatlar DİNİ siyasallaştırp kendi nefsi amellerine alet
etmişlerdir. İslam Dini son ve evrensel bir Dindir. Bütün Kâinatı kapsar. Sevgi, barış
ihlas ve hayır hasenat öğütler. Özellikle Haşhaşi Tarikatları İslamiyet gölgesi altında
DİNİ bir siyasi malzeme ve zaman-zaman zülfikâr kılıç olarak kullanmaktadırlar.
15 Temmuz 2016 da olduğu gibi??
---Cümle Tarikatlar, hiç bir zaman Kuran ve Din konusunda hemfikir olamamışlardır.
Her biri, bir diğerinin kuyusunu kazmışlardır. Bu Tarikatlar kervanın Maddeyi çekiştirp
ve en çok maddeci onlar olmuşlardır. Cümle Tarikatların Mali durumları araştırılsa
bunların Materyalistlerden daha çok materyalist oldukları görülecektir.
---Tarikatlar Akvamı, her zaman ve her yerde kaos ve kargaşadan beslenir. Bunlar
pusulu havayı çok severler. Devlet'in kurum ve kuruluşların orta direklerini kemirirler.
Şıkıştıkları zaman arkaya bakmadan tabanı yağlarlar. Bunların en büyük hamileri
Amerika'dır. Emir ve nasihatlarını oradan alılar. Orta Doğuda ki Dinci terör örgütleri
Bizde ki Tarikatlarla iç-içedir. Bu Tarikat dergâhları her türlü bilimsel faaliyete karşıdırlar.
Müspet Fen-bilimin, Tarikat sempatizanlarının uyanmasını ve gerçeği görmesini sağla-
yacağından çok tedirgin olurlar. O yüzden bilim ve teknolojinin hep gavur icadı olduğunu
kürsülerden fetva verirler. Muasır-çağdaş medeniyeti baş düşmanları olarak görürler.
---Avrupa Devletleri, Mustafa Kemallere yenilince çok paniklediler. Ülkemizde ki bütün
şer amellerini gerçekleştirmek için, 1955 yılında harekete geçip yurdumuzda Tarikatları
yuvalandırıp köklendirdiler. Menderes Hükümeti de bu illegal oluşuma göz yummuştur.
Hatta Genel seçimlerde siyasi bir malzeme olarak ta kullanmıştır....VESSELAM.
--------OZAN ÇAKIOĞLU------
Kur'an diyorsunuz, doğru efendim
Bizde okuruz, alırken besmele çekmediğimi belirtmek isterim
Sizin için sakıncası yoksa tabi
Hatta Kur'an okuduğum tek kitaptır
Çünkü diğer kitapların, kimlerinin kafasının içinde nasıl şekillendiğini
Ve nasıl yazıldığını bildiğini zanneden biriyim
Bir kişi, hayatını yaşarken yalan söylüyor ve yanlış yaşıyorsa
Ki doğru yaşayan yazar sayısı çok az
O kişinin yazdığı kitaba, kimse beni inandıramaz
Şimdi gelelim, Kur'an konusuna
Efendim, din ticaretini Kur'an ile yaparlar
Kur'an ticaretini içinde yazılı olan ayeti inkar ederek
Allah; benim ayetlerimi az bir pahaya satmayın ''buyuruyor''
Ama Müslüman olduğunu iddia eden memlekette Kur'an 100 lira
Fazla konuşmayın, eğer devam ederseniz
Yaşamakta olduğunuz hayatın yalan olup olmadığıyla alakalı soru işaretlerini getirmeye devam edeceğim
Samimi olamadığınız her konudan uzaklaşın
Sağlıkla ..
Konuşun efendiler!
Halt ettik!
Yiyin bir birinizi, hayvanların bir birini yediği gibi!
Bildiğiniz sizde kalmasın, ne de olsa ahirette, herkes bir başkasından sorumlu olacak
Ne de olsa, o gün, herkes bir başkalarının günahını üstlenecek
Antoloji, fan sayfası değildir
Şairlikle bağlı olmamakla birlikte, direkt olarak ilgilidir
Sizler, konuşarak veya yazarak insanların düşüncelerini değiştirebileceğinize inanan insanlarsınız
Eğer, bu gerçekten böyle olsaydı
Önce Allah, sonra Muhammed, insanlara söz geçirirdi
Sen olmadan da yaşanır dünya
Sulamadığın halde ağaç büyür
Bakmadığın halde verir meyve
İstemediğin halde yaşatıyorsa seni
Seviyorsa seni, sevmediğin halde
Kendini bir şey zannetme
***** RUBAİYAT *****
.
Eline kalem alan, Arza yazdılar beni
Ağyar infaz eyledi, dostlar yüzdüler beni
Ahiret Namazı mı, kıldırmadan Sofüler
Kefensiz-kefaretsiz, Kabre koydular beni...
------OZAN ÇAKIROĞLU-------
**Aziz Milletimizin, milli mücadele sürecinde en büyük adımı olan büyük ve kutlu
Taarruz'un yıl dönümünde, başta Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere, Vatanımız
uğruna canlarını feda eden Aziz Şehitlerimizi rahmet ve şükranla anar, Yüce Türk
Ulusunun büyük zafer bayramını en içten duygularımla kutlarım...
-------OZAN ÇAKIROĞLU--------
?si=_Wrlm_71QA7mUALJ
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile Mücadele Arkadaşları, insanlık onuru ile ulusal onur'un simgesi idiler.
30 AĞUSTOS ZAFERİ'nin özünde bu onur yatar.
Bize de, Ulusumuza bu onuru yaşatan o büyük insanları saygı, sevgi ve teşekkürlerle anarak selamlamak düşer.
BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN !
Dördüncü Baskı
Asırlardır İslam'ın yolunda şaşmadan yürüyen toplumumuzun, Kur'an-ı Kerim varken, üçüncü kişilerin işgüzar rehberliğine(!) HİÇ ama HİÇ ihtiyacı yoktur. Hele copy-past'lara(kopyala yapıştır) ASLA!
Zaten gerçek Müslüman'ların bu tür göz boyamalara rağbet etmeyeceği de asırlardır kanıtlanmıştır.
Bu nedenle, kişilerin Dinimizle oynamaktan, O'nu kullanmaktan ve O'nu kullanarak kendilerine hava verme/çıkar sağlama boş hevesinden vazgeçmelerini tavsiye ediyorum.
Unutmayalım ki, tereciye tere satılmaz.
Siyaset, Askeriye, Din...
Bu üç şeyin kati suretle konuşulmaması gerektiğini buyuruyor arkadaş...
Din: İnanç/moral dünyası...
Askeriye: Yurdun ve Ulus'un güvenliği...
Siyaset: Hayatın ta kendisi...
Kısacası, toplumsal ve bireysel olarak hayatımızı etkileyen, yönlendiren, biçimlendiren ve bu nedenlerle karar aşamalarında buluşmamız gereken 3 önemli unsur...Ve biz halk olarak bunları hem de kat'i surette konuşmamalıyız, öyle mi?
Pardon ama neyin hesap kitabıdır bu?
Suskun/susturulmuş Türkiye ön yoklamaları mı?