Bir dost arıyorum.
Ellerimden tutup,
Gözlerimin,
İçine bakarken,
Yalanı olmayan.
Benim;
Gönülden gönüle bir yol bulunur.
Hasreti çekerken derviş olunur.
Sabır âleminin taşı çatlarsa,
Taşı yabana atma, saray kurulur.
Himmet eylerse yaratan saf saf üstüne,
Kin düğümü olsaydı kalbimde,
Bir kılıç darbesiyle söker atardım.
Aşk acısı olsaydı gönlümde,
Yeni bir aşkla siler atardım.
Bir nankörlük edilseydi,
O zaman sitemle bakardım.
Bakma; gözyaşlarımın akıp gittiğine,
Sanma, toplanan bir gideri var.
Öyle dimdik durduğuma bakma!
Bu cüsseyi koruyan zırh değil, bir deri var…
Kimin ardından akarsa aksın,
Nice Eylüller gördük, ılık rüzgarları,
Kısık ateş kıvamı güneşiyle hoş ve yumuşak.
Bahar yağmurları gibi, delip geçen,
El ele tutuşmuş aşıkları hoyratça seven...
Hüzünle kederi çağrıştıran, toprağın nem kokusunda,
Kim demiş ki, dilin kemiği yok diye!
Bizimki kanlı canlı, dikenli, budaklı, çatallı.
Sapı yok, tutsan tutulmaz, yutsan, yutulmaz.
Yalamayı bilmez, yalasa da ısırgan otu gibidir;
Kabartır, boza pişirir, değdiği yer hayır etmez.
Kaynanadili gibidir, batar dikenleri rahat vermez.
Baba tırmanır ağaca, kenar uçurum.
Kestaneler ağzın açmış, hepsi bitirim.
Düşünmüş ki, bu ağaca kimse değmemiş,
Hepsini toplarsam, dünyaya yeterim…
Ağaç üstünde adam, altta çocuklar,
Varsın her kes kavgadan yana olsun.
Biz kelâm-ı kibardan taraf olalım.
Zehrimiz akmasın, içimizde kalsın.
Sohbetimiz baki, muhabbetle kalalım.
Sen gittin ya, çok seneler geçti üstünden.
Köyümüze nice Nisan yağmurları yağdı.
Her damlası iliklerimize kadar ıslatırken,
Geride kurşun tadında toprak kokusu kaldı.
Kundaktaki bebelerin hepsi, bak anne oldu.
Her rüzgarda, her yağmurda üşüyeceksin,
Bu karlar erimez, bu kış bitmez diyeceksin.
Ayağa kalk, yeter ki dön yüzünü güneşe,
Daha ne baharlar, ne yazlar göreceksin.
Aldanma umutsuzluğa, dönme yüzünü kaderden,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!