Boş yataklarda yalnız başına,
Çıkmaz sapa sokaklar misali.
Sonu olmayan hayallere dalmaktan,
Kimsesiz, ürkek bir kedi yavrusu gibi...
Kıvrılıp yorganın sıcaklığında,
Maziye sünger çekip, yaşanmaz.
Acılar üstüne hayat kurulmaz.
Üstüne basılmış, kırık çerçeve.
Parçaları dağılmış, artık toplanmaz…
Üstünde küller var, yangın yerinin.
Yıllarca hasretinle, hayalinle,
Günlerim geçti durdu.
Bir garip deyip geçtiler.
Halimi kim ne aradı, ne sordu...
Gözlerimde yaş kalmadı,
Bir ahu gözlüye meyletti gönül.
Lâl oldu dillerim çözülmüyor, çözülmez.
Korkarım bir hoyratın diline düşmekten,
Aşkım destan oldu yazılmıyor, yazılmaz.
İncinsin istemem saçının bir tek teli.
Yıllar geçti Cumhuriyeti armağan edişinin üstünden.
Aşina olduk 70 milyon, yaşlı-genç insan.
Şimşekler çakıp, yıldırımlar yarattık.
Ardından hiç yorulmadan koştuk atanın.
Sıradağlar gibi siper olduk yılmadan,
Ilgın ılgın esen kötülük yellerine.
Sarı saçlarını omzuna dökmüş,
Altına mavi bir blucin çekmiş.
O boy, o pos Allah yaratmış.
Bakmayan göz ya kör, ya nankör güzel...
Bacaklar sütun gibi, havalı yürüyor.
Nerde yavrusunun başını okşayan,
Ağladığında kucaklayan bir anne görsem,
İçim sızlar, kıskanırım boynum bükülür.
Giderim çocukluğuma, sessizce bir köşeye yaslanırım.
Anamı hatırlarım, gözlerim parlar, çocuklaşırım...
Anadolu’nun tozlu yollarından geldik.
Dere tepe demez, hep koşarız biz.
Önümüzde rehberimiz olmadı.
İltiması ne gördük, ne de manasını biliriz.
Hep hakir görüldük, yetim çocuklar gibi.
Gel bir büyüklük et, sırtımızı sıvazla.
Çocuklu evler, aşiyana benzer.
Cıvıltılar, notasız melodiler.
İnsana huşu verir, mest eder.
Yavrular büyüyüp eğitildikçe,
Medrese misali aydınlanır, ışık saçar.
Kuşlar yuvadan uçunca birer birer,
Havalar soğudu mevsim kış olmuş.
Yapraklar sararmış hazana dönmüş.
Çok eskilerden hatıran kalmış.
Boş bir kâğıda resmini çizdim.
Bulutlar alçalmış, yağmur düşer mi?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!