Başını önüne ey,
Güldüğün görünmesin.
Belki bir dertli vardır,
Sakın ha alınmasın.
Dikme başın havaya,
Sokaklar mı serseri, yoksa ben miyim?
Yollar mı tükendi, kafam mı karışık?
Hava mı dumanlı, acep başım mı?
Yıllar mı kederli, ben mi dertliyim?
Bir acaip durum, bilmem ki niye?
Ufukların üstünde batıp kaybolan,
Hüzünle, kederle bezenmiş, çatık kaşların...
Dalıp giden, o hüzünlü bakışların,
Yeşil gözleri benim değil sanki...
Gözlerimdeki kızarıklık, yüzümdeki allık,
Martılar uçuşup dalarken suya,
Sarmaş dolaş aşıklar gezer sahilde...
Ilık meltem yeli denizi okşar,
Dalgalar aheste aheste döver taşları...
O hengâme içinde yalnız bir adam,
Kuytu bir köşede çatık kaşları.
Sımsıcak ısıtan, bu parlak güneş,
Ilık ılık esen seher yelleri...
Uçuşan kelebekler, küçük böcekler...
Dallarda kümelenmiş, minik tomurcuklar...
Rengârenk menekşeler, kardelenler...
Yamaçlardan kopup gelen o azgın sular...
Lodostan yağmur, yağmurdan kar güzel.
Mevsimlerden kış soğuk, bahar hepsinden güzel.
Esmeri, sarışını boyu posu bir yana,
Gönül kimi severse, bence hepsinden güzel.
Bir hayat yükü vardır.
Eşle-dostla, canla cananla paylaşılan.
Hayatta değişmeyen tek bir gerçek vardır.
Ancak ölümdür, tek başına yaşanan.
Dünyaya gelirken, ağlayan çocuk.
Silahınla ateş eder, eder gibisin.
Bundan sonra artık, benim sözüm geçer.
Dinlemeyeni pişman ederim, der gibisin.
Benden gayrı uykular, sizlere haram.
Bir vurup bin ah işittim,
Bilmem ki ne için...
Çok hain bir ok salladın,
Deldin bağrımı ta derinden,
Bilmem ki ne için...
Cismim ayrı düşmüşse cisminden nola,
Bülbülün gülle cismi hiç buluşmadı.
Ömrü feryâd-ı figanla geçti, heyhat,
Bir kere isyan etmedi, gocunmadı...
Varsın bir günüm daha geçsin, cisminden ayrı,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!