Keremali dağlarının karı
hiç bitmez.
Bahar gelip ot sürmeden,
çoban mal gütmez.
Dengini bulmazsan sevmek,
beş para etmez.
Rüzgâra mı kapıldı,
kuşlar mı getirdi?
Hikmeti bilinmez,
izahı çok zor...
Issız, kapkaranlık,
sıcak, cehennem gibi.
Yakaya rozet takmakla Atatürkçü olunmaz.
İşine geldiği gibi Atatürk kullanılmaz.
O bir idealdir, gönülden sevmek gerek.
O Türk milletinin ta kendisi, bunu da bilmek gerek.
Önce Türk olmayı bilelim, Türk gibi çalışalım.
Benim için kutsal o tenine,
Sabahlara kadar dokunsam.
Doyamam..
Yıldızların altında,
Sabahlara kadar hoyratça sevsem,
Kıyamam...
Sözlerim sana kaba geldiyse,
Hislerimi hassas bulamadın mı?
Bir üstâd elinden düzen bulmasın.
Gözyaşlarımdan da, tatmin olamadın mı?
Güzelliğin aklımı başımdan aldı.
Aylardan Aralık,
Rüzgâr yaman esiyor.
Acelesi var düşen kar tanelerinin...
Islık çalan rüzgâra,
İnat mı bu koşuş.
Yoksa şuursuzca bir panik mi?
Bir imzalı resmini ver,
Başucuma koyayım.
O renkli gözlerin,
Hep bana baksın...
Denizlerden esinlenmiş gözlerin,
Esen hafif yel, bir yaprak hışırtısı.
Hava sisli, yapraktan dökülen çiğ tanesi.
Bu sessizlik bir başkaldırı, bir yakarış, bir ağıt.
Sicim gibi boşalan yaşlar, bir göz ağlıyor...
Nutuklar tutulmuş, sözler yok, hep sessizlik.
Aklım başımda değil ki, artık kendimi ifade edebilecek.
Fer mi kaldı ki gözlerimde, güzellikleri görebilecek.
Takatim yok ki, derdimi anlatmaya dilimi döndürebilecek.
Eşim yok, aşiyanım yok oturup maziyi yadedebilecek...
Önce ak düştü saçlarıma, sonra döküldü birer birer.
Karlı buzlu günler biter.
Ilık ılık bahar gelir.
Her şey yeniden canlanır.
Açar sevgi çiçekleri.
Göçmen kuşlar akın akın,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!