Düş oldu dem
Demlendi durdu efkar
Kilitlenmiş karlı dağlar
Ardında büyücüler sofrası
Bir tarafta nisana can atan süt dişleri
İlk sana yürürdüm ötelerden
Kokladığım senin ellerindi ilkin
Deniz kızıydın ayışığında saçlarını okşadığım
Kumsala sere serpe seninle oturdum
Köpüklü dalgalara karşı birlikte yürüyüp
Ferahlamayı seninle tattım ilkin
Bütün dizelerin üstüne toprak serilirdi
Sen ıraklaştığında buralardan
Trenler makas değiştirirdi geldiği yöne yeniden
Yönelmek için
Kuşlar kaçışmaya çalışırlardı bulutlara dala çıka.
Yıkılırdı geceler.yıldızlar söndürürlerdi ışıklarını
Sen gerçeği anımsamıyorsun Julia
Aslında büyüyü bir güzel karalamaya gelmiştin
I Want to Hold Your Hand’u
Birlikte dinlemiştik The Beatles’tan
Öldürmek yok bazı şeyleri
Damla toprağa düşünce
Ezelden beri
Bir tohumun sancısını duymuşumdur
Tohumsa belki tanır belki tanımaz beni.
Son mayısın o şen dilleri geri dönmedi
En derin yerinden yüreğinin
Tökezleyen acılarından
Yoklaşan gülümseyişlerinden
Yenik düşmektir bir bakıma
Saplandığı yerde tutunamayan hazza.
Buralarda her akşam
Batıktır
Kimden peydahlandığını
Bilemediğimiz
Kapkara bir yosma çalar
Kapımızı.
Kırmızıya dönüştü cumartesi..
Kim bilir hangi yüreği sobeledi gelincik tarlası
Adın neydi sahi senin?
Rafine edilmiş günler dehlizi
Kaçıncı kez tüketilmiş her biri
Hangi doruktan kim bilir nereye uçmuş.
Bedende tezgah kurup siftah etmiş bezirgan
Yoklaşan silüet kuruyan ayrık otu silikon gülüş
Muhteşem şiirin usta kalemini yürekten kutluyorum saygılarımla
Dayanılmazlıkların yüklerini taşır..bir tebessüm karşılığına..
imgeler kondurur içinden
kayıtlara geçmemiş şiirlerin..o aranan. arzulanan tebessüm
dev dalgaların arasında gün ışığı...yaladıkca sevdalı yürek atışını..başlar yaşamsal adımların en soylusu..
değerli dostum sayın ...
Kül oldu zaman
Kül oldu deniz.
Çözemedim beyaza iz bırakan dolambaçların zincirlerini
Hayatın labirenti