Koyu karanlık…boş duraklarda
Fırtınanın telaşı
Sarsıyor…hızla
Ürpere ürpere sokuluyorum
İstemesen de sana
Kimindir,hatıra mıdır bilmem ki
Her yerin değişeceğini güzelleşeceğini sanarak birkaç yaşanmışlığı bırakmışlar
Sakin misin diye soruyor çelik,
Suratının en kuytu yerine şangır şungur iniyor su.
Söndürülüyor öfke.
Yok hayır siyah martının neyi kursağına indirdiği
Gün batımına dokunan yel
Alçaldıktan sonra öptü fıskiyenin sularını
Ferahladı kor karanlık atlas bürümcüğünün içinde
Mavi ovanın cırgıtları dalgalara üşüştü
Issızlıklarsa fısıltılara
Hiçbir şey duyulmaz oldu
Kendi topraklarında tuttu köklerini
Ve emzirdi kocamanlaştırdı kodamanlaştırdı
Sonra boz emrini vereceklere teslim etti onu
İlkin kundak bozuldu sonra pınarlar kurutuldu
Ocak ateşlerine kül serpildi daha sonra
Birazdan
Bir adam
Deli sarmaşıkların
Kurumuş yapraklarını
Toplayacak.
Taşmıyor fiske fiske
Alnıma yapıştırdığım ter
Üstümüzde serili bulutlar
Kadim kuraklık içinde
İnanasım gelmiyor
Yüzümü kırmızıya nasıl boyadığını
Rüzgar sönüyor
Aşağılarda kımıldamalar var seçilebilen
Birazdan Çamiçi’nde
-Geceyi ısıtacak çoban ateşlerinin çıraları çatılır.
Som renksiz heyecansız
Tadı tuzu eksik günlerden birindeyiz
Karşımızdaki ağacın
Dalına tutunan yaprak ne diyerek söylenir acaba
Akar gider günler geride kalır yaz
Şu kupkuru yalaz toprak bakar mısınız
Nasıl da yeşeriyor
Bir dağın içinden yürüyor adsız sular
Dallarına tutunuyor çiçekler şeftalilerin
Bu bahar ilk konuğu kim olacak şu gözenin
Muhteşem şiirin usta kalemini yürekten kutluyorum saygılarımla
Dayanılmazlıkların yüklerini taşır..bir tebessüm karşılığına..
imgeler kondurur içinden
kayıtlara geçmemiş şiirlerin..o aranan. arzulanan tebessüm
dev dalgaların arasında gün ışığı...yaladıkca sevdalı yürek atışını..başlar yaşamsal adımların en soylusu..
değerli dostum sayın ...
Kül oldu zaman
Kül oldu deniz.
Çözemedim beyaza iz bırakan dolambaçların zincirlerini
Hayatın labirenti