..........Can Kardeşim Onur Bilge'ye
Sessizce geçen zamanı ele verir yüzlerdeki izler
Kim bilir hangi sevdalardan yanıp tutuşmuş suskun özler
Ey kalbim ıstırabı savur gitsin ruhumun boşluğundan
Koruluğa bir koşuluk ıraklıkta,düz tabanlılar meydanı yönünde sağda.
Ormanın has adamları çıkar gelirler,elinden alırlar nacağı.
Gölge tanıktır buna.Gölgede esneyen mollalar it sürüsü
Karşılarında bir hırka yarım lokma yüzlerce hödük el pençe.
Bu yurt senin.Kurdu kuşuyla,dalıyla yaprağıyla.
Aslında sen doğurtturdun onu
Bir uçurum
Ya da yanıbaşından geçen bir daracık ırmak,
El kadar
Öyle birden bire gelen
Mümkünlerin demirbaşı
Belki de
Ayrılmışlar
Kanları kaynaya kaynaya
Dönmüş durmuş gramofon
Hep aynı yerde takılıp kalmış o fa’ya…
Köprüler yıkılmış
Dr C.Bernard Bildiğimizi zannetmemiz,öğrenmemizin en büyük düşmanıdır. der.Alçakgönüllülüğün ifadesidir bu söz.İletilerimde kendimden söz ederken Bilgilerimi,deneyimlerimi yeterli görüyorum. biçiminde herhangi bir iddiayı öne sürmedim.Sadece edebiyatla olan ilgimi ortaya koydum.
Bazı arkadaşlarım kimliğimle ilgili tecessüslerini ağız birliği etmişcesine yazıyorlar.
Bu konuda Nietzschenin bir sözünü anımsıyorum.Bu bilge kişi Kendinden söz etmemek çok soylu bir ikiyüzlülüktür. dememiş miydi?
Grubun düzenlediği bir şiir yarışmasıyla ilgili yaptığım eleştiri sonrası kendilerini tanımadığım,adlarını zikretmediğim,olayla doğrudan ya da dolaylı olarak ilşkileri bulunmayan kişilerin Otuziki kısım tekmili birden saldırıları,küçük düşürücü karşı koyuşları,meydan okuyuş içerikli yazıları başladı ve sürüyor.
Çeşitli ulusların edebiyat tarihlerinde,Türk Edebiyatı Tarihinde,bazı dönemlerde bu tür çabalara rastlamak olasıdır.Franz Kavka yaşadığı dönemde karşısındaki edebiyat oligarşisine karşı savaşım verirken dik durmasını bilmiş ve bu yüzden Yalnızlık,bana hiçbir zaman eksilmeyen bir güç veriyor.demiştir.
Şairim,çok sayıda şiir yazdım; bunlar geniş kitleler tarafından ilgiyle okunuyor; herkesçe tanınıyorum ve haklı bir şöhrete kavuştum...türünden bir iddiada bulunmadım.Nizar Kabbani geliyor aklımaDuygularımız sözcüklerin ötesindedir; utanmalıyız şiirlerimizden! diye haykıran O değil miydi?
Can çekişmekte olan sabır ıradıkça yakınlaştırıyor noktanın dibindeki izi
Büyük itiraf desek yalan değil an içinde açığa vuruyor hüküm giymiş sayısız gizi
Değişim işte sarsıntıyı doğuran loşluk devingen ömür kazısı
İlerledikçe gözleri kamaştıran boşluk siyah zemin üzerine yapışan kömür yazısı
Yüreğime koyu yalnızlıklar çöker bazen
Ve ben her defasında
Yitik nehirlerde boğulmaktan korkan
Bir sürgün olurum.
Böyle zamanlarda
Bir ürperti yayılıyor olmalı tenine
Bir şiir yazılmaktadır şu anda senin için çünkü
Mehtaba çağıran gecedeyizdir
Düşlerde sabah edeceğizdir
Bulutlara uzanıyor solukların
Beni oyunda tut
Yoksa gücenir sana mendilim
Adımlarımızdan bilir kim olduğumuzu bu toprak
Kanımız uyuşur her zerresiyle
Seyre dalar yol kıyısındaki yemişenler bizi
Bir bulut bölünerek geçer üstümüzden
Buruşuk vakitlerden biri değil
Tanıyamadığım başka bir şey inan
Gece gelinciklerinin bile
Yerlerinde yeller esiyor şu an
Gelecek günleri hayra yorabilir miyim?
Muhteşem şiirin usta kalemini yürekten kutluyorum saygılarımla
Dayanılmazlıkların yüklerini taşır..bir tebessüm karşılığına..
imgeler kondurur içinden
kayıtlara geçmemiş şiirlerin..o aranan. arzulanan tebessüm
dev dalgaların arasında gün ışığı...yaladıkca sevdalı yürek atışını..başlar yaşamsal adımların en soylusu..
değerli dostum sayın ...
Kül oldu zaman
Kül oldu deniz.
Çözemedim beyaza iz bırakan dolambaçların zincirlerini
Hayatın labirenti