Açık penceremizde bir yavru serçe
Hoyrat rüzgâr saçlarında gezinince
Yorgun saç telin düşer yastığımıza
Sevdamız mıdır bizi bağlayan böyle?
Bir alışkanlık mıdır yoksa tutkun, delice
Hangisiyse sus, söyleme…
Ayakkabıcı bir türkü tutturmuştu eski günlerden kalan.
Vitrinini süslüyordu yeni gelen mallarla.
Çocuk, ekmek almaya çıkmıştı evden.
Gözleri takıldı vitrindeki mavi spor ayakkabılara.
Uzun uzun bakakaldı, derin hülyalara daldı.
Bir elinde koltuk değneği vardı.
üç köyün tek okuludur Atlılar
saat gece yarısını vurduğunda
Gazi Magusa’ dan bir ak üveyik uçar
Atlılar okulunun bahçesine konar
karanfilin gözlerinden kan damlar
Havaya cemre düştü, ısındı hava.
Teskere gelmiyordu bir türlü.
Mehmet bir nefes çekti cıgarasından,
Ayşe’ sini içine çekercesine.
Ayrılık Gabar Dağları’ndan öte.
zıpkın gibi delikanlıydım
başımda kavak yelleri
neyime yetmedi bilmem
memleketimin bir lokma kuru ekmeği
ben mi istedim çekip gitmeyi
yoksa yaşam mı sürgün etti gurbet ele beni
Gözüm yok dostlarım çok yükseklerde.
Alışık değilim pek zirvelere,
Başım döner de birden düşerim belki,
Bana kırlarda gezinmek yeter.
Eksik olsun soframda şarapla havyar,
Baharda cemreler düşer doğaya
Havaya, sulara ve de toprağa
Bir cemre de düşer gönül tahtına
Önce şaka sanır inanamazsın
Başlarsın usulca sorgulamaya
Yoksa bunun adı aşk mı ki usta? ...
Anımsarım;
Her kurban bayramında
Yağmur yağardı çocukluğumda
“Allah, kurban kanlarını yıkıyor” derdi halam
Oldum olası özel günlere karşıyım. Anneler Günü, Babalar Günü, Sevgililer Günü, Öğretmenler Günü… Saymakla bitmez. İyi hoş da, insan öylesine içten sevdiklerini yılda bir gün mü anmalı? ...
Telefonun numaralarını tuşlarken kalbim yerinden çıkacakmış gibi çarpıyor. Belirsiz bir saygı duruşuna geçtiğimi fark ediyorum. Karşımdaki sanki beni görüyormuş gibi. Az sonra çocukluğumda tüm benliğimi saran, güven veren, yönlendiren, zaman zaman da buyuran o kadife sesi duyacağım. “Alo “ demem yetecek beni tanıması için.” Naime’m” diyecek “ sen misin? ...vefalı kızım…” Yeni kitabımı müjdeleyip “ sayenizde “ diyeceğim. Gününü kutlayacağım. O güzel yanaklarından ve ellerinden özlemle öptüğümü söyleyeceğim. Sesinin tınısında mutluluğunu okuyacağım.
“ Alo, öğretmenim…”
Ana,dün yine köy meydanında
Sırtımı okşadılar da
Çanakkale Yetimi dediler bana
Yetim ne demek ola?
Çanakkale ne yana düşer?
Yıldızlar kadar mı ırak yoksa?
seni düşünüyorum ıssız bir kuyunun dibindeymişim gibi çıkamıyorum bir türlü kuytu dereden tek başıma yolumu bulamıyorum çalıların arasında üşüyorum ve seni düşünüyorum...
bağcılar çilingir
http://www.bagcilarcilingir.net/
Canımmm melek annemmmmm
15 TEMMUZ DEMOKRASİ VE BİRLİK GÜNÜMÜZ KUTLU OLSUN :))
https://www.youtube.com/watch?v=maTeCQo9jUg
Emre Aydın - Sen Gitme