Naime Erlaçin Şiirleri - Şair Naime Erlaçin

Naime Erlaçin

yalnızca biri vardı anlayan
sözün esrarını
kavrayan

öylesine gizlerdim kendimi
fark edilmezdi izlerim

Devamını Oku
Naime Erlaçin

İzleyenler bilirler; şiirlerimde az veya çok sayıda daima yorum alır, ve diğer yazarlar gibi onları dikkatle okurum. Darılmayın, gücenmeyin ama uzun zamandır ilk kez olarak şiiri unutup yorumlarda takılıp kaldım. Okurlarım, yolculuğuma gerçek anlamda katılmışlar ve benim bıraktığım yerden düşünmeyi sürdürmüşlerdi. Zorunlu olarak kendimle konuşmaya ve sorgulamaya başladım. Konuşmak derken yüksek sesle demek istemiyorum. Buna da bir itirazım yok ayrıca. Her ne kadar genel kanı, tek başına iken yüksek sesle konuşanların “deli” olduğu yönünde ise de büyük duygusal stresler, vuslata erememiş veya dipsiz acılarda yitirilmiş aşklar ve daha birçok nedenden dolayı insanların kendi kendine konuştuklarını biliyorum. Ve onlara hak da veriyorum. Ayrıca bir düşünürün dediği gibi “yalnızca akıllıların delirmeye hakkı vardır “ sözünü de anımsatmak isterim…

Kusuruma bakmayın. Klavyenin başında yine kendimden geçtim. İş yazmaya gelince bana bir haller oluyor. Kontrolden çıkıyorum. Ne diyordum? Evet, kendimle konuşmaktan söz ediyordum. İçe dönüp, içimdeki dağı karşıma alıp ona ünlemek, ünlenmek ve sonra yanıtlamak onu…
Sonuçta bazı yorumcularımı konuştuk…Her seferinde o dağ, yorumcunun kendisi oluyordu. Bana söylediklerinden söz etmeyeceğim sizlere. Ne de olsa Naime’nin “özel olan, özeldir” kuralını asla ihlal etmem! Beni tanıyanlar iyi bilirler bunu. Gelelim bu iç diyalogun bana düşen kısmına o halde….

…………….

Devamını Oku
Naime Erlaçin

Ne tuhaf bir duygu bu.... Şiir, iç barışa odaklanmış bir kişiyi bile altüst edebiliyor. Derin temizlik ve kökten kazıma yapıyor da ondandır belki. Dipteki çamuru, cerahati, birikintiyi deşiyor. Yeniden kurmak için yıkmaya teşvik ediyor; baş kaldırtıyor insana. Öyle böyle değil; geçmişi, günü ve geleceği kapsayan derin bir temizlik bu. Sonunu getirmenin olanağı yok. Her şeyden sorumlu olmak, her şeyle hesaplaşmak gibi bir duygu işte…

Şiire dair gerçeğin en gizemli tarafı ise deştikçe yaraların açılması; yaralar açıldıkça, kanın yenilenmesi ve insanın bir kez daha güçlenmesi. Muhtevasında en şiddetli tutkuları barındıran aşk kadar sarsıcı; hırpalayıcı ama bir o kadar da vazgeçilmez ve yaşadığı sürece sonsuza akıp giden bir nehir kadar hayat dolu...

Keskin bakışı sayesinde şair, “yaralayan” ve “yaralanan” kişi oluyor. Ancak biriktirilmiş saklı duyguları akladığı; sorular sordurduğu ve yanıtlar aradığı için de, geri dönüp tekrar “onaran”.... İçerdiği sorumluluk ve evrenin sorunlarını içselleştirme dürtüsü o kadar güçlü ve yakıcı ki; şair kimi zaman rotasını yitirebiliyor, korkuyor ve işin kolayına kaçıyor. Hatta şiiri ucuzlatabiliyor. Kimi zaman ise önünü göremiyor. Tüm bu sorunlara karşın yadsınamaz bir gerçeklik var ortada. O da şiirin aldatmacayı asla kabul etmediği ve adeta gerisin geri kustuğu. O halde, aynaya dikkatli bakmayı bilmek gerek!

Devamını Oku
Naime Erlaçin

bir yanım kayalık
bir yanım çavlan
su
içimde

sorusu 'nokta'

Devamını Oku
Naime Erlaçin

söyle Pancho!
nasıldır acıya kılıç çekmek

aşk zırhını kuşanmışsan eğer
ağarmışsa saçların gözlerin ışıldarken
ve ıslaksa tenin hâlâ

Devamını Oku
Naime Erlaçin

tutulmak üzere
dağın ardına çekilen
güneşten geliyoruz

soluyor renkler
soğuyor evren

Devamını Oku
Naime Erlaçin

kim bilir kim olduğunu
düşmedikçe sureti bir aynaya
yankılanmadıkça sesi kuyuda

şiirin leylekleri durmaz uçar
yalnızca acılı yürek

Devamını Oku
Naime Erlaçin

dizekıran
imge cellâdı sancılar da var
katil barikatlar kurulur kör menzillere
emreder zemherinin anaforu;

'cebbar bir acıya yataklık et!

Devamını Oku
Naime Erlaçin

uçurum anlatıyor biri

suç yok
suçlu yok
ne tuhaf!
cezalandırılmaktan

Devamını Oku
Naime Erlaçin

içimin bilge gergedanları isyan ediyor
Bengal kaplanına dönüşüyorlar sıcaktan
ağaçlar grileşmiş
hava bunalım
gökyüzü solgun mavi

Devamını Oku