kalk gidelim
gidelim ezik yüreğim
kısıldı hayaller
köşe başında köpek leşleri
bedenler güya canlı
dubaları battı bu sahilin
aşırılığı fısıldıyor deniz mütemadiyen
tekneler küreksiz
mendirek virane
can havliyle haykıran biçare derinlik
metafordur artık maviye
kendine sağır değilse kulak
susmak çare değil içine
şiirin üryân dilinden akar
iksirdir
sözdeki son damla kan
başka yolu yok
yağmur tozu serpeceksin
saçlarıma
ya da
dördüncü zamanın
gecenin ek yerlerinden kırılır uyku
sessizce şahlanır derin bilinç
müsveddelerin
temize çekildiği an bu
kıyasıya çarpışır
-FeNevzat’a
karşıya varan köprüler yandı
güz yaprakları çiy tutmuyor
yitirdi bulutlar ip merdivenleri
duyulmuyor kalbimde artık güm güm şimşek sesleri
sana varamadım Toscana
öksüz bırakıp geldim San Marco’lu güvercinleri
böyle bir şey işte yaşamak
eksilerek kötürüm kalmak
tarifi imkânsız bir terk ediliş
gibi yalnızdık
yorgun
yılgın
umutsuz
Sevda Kenti'nin Öyküsü’nü dinlemek ister misin?
İstersen son şiirime bir göz at… Sevgilerle.
şiirinizde yorgun ve sarhoş bir yaprak gördüm onu aldım ırgat'a verdim...
bu sitede ender şiir yazanlardansınız..
saygı sevgi