bir zılgıt çekiyorum dünyaya
sen de öyle yap gitsin!
her zaman dediğim gibi:
“delidir
ne yapsa yeridir”
tipiye vururdu kar
donardı su ölümcül sessizlikte
söz keserdim erken düşlere
küserdi içim
giderdim
için küçülür de
kaybolur bedeninde hani
çoğalır kapılar kaçmak için
yine de tıkılır kalırsın zindanda
bilirsin yollar çıkmaz
tut ki üstüne yürüdü duvarlar
sıkıştın köşeye
korkma!
bir güvercin al göğüs kafesine*
göğün yankısıdır onlar
uçmayı sevmeseler de
çengi oynatırdım sahaflarda
sığınmayı vururdu saatler
kitap kokusu sarardı güzü
harfin şehveti
mine çiçeği dökerdi dizelere
şiirim
bilinen
bilinmeyen
hem uzakta bir ömür boyu
hem yanımda bekleyen
severim Nisan’ı
baş konuk olur yürek
doğanın düğününe
harcanıyor oysa bu yıl göz göre göre
olsun!
//harlandıkça aydınlanır ruh
alev isinde başlar
kor ateşte biter kâhin sözü//
demirlenirdi kalp tüm zamanlarda
zincire biat eder bedenimiz
seyreyle gözüm dünyayı
özünden
bal damlar
sözünden zehir
vurulup düşerken
su veriyor çeliğe mezarlık susuşları
sıradanlığa baş kaldırıyor alaz
bülbül ötüşüne sızıyor bozgun
aykırıyı üstlenmedik hiç
tecelliyi seçtik
Sevda Kenti'nin Öyküsü’nü dinlemek ister misin?
İstersen son şiirime bir göz at… Sevgilerle.
şiirinizde yorgun ve sarhoş bir yaprak gördüm onu aldım ırgat'a verdim...
bu sitede ender şiir yazanlardansınız..
saygı sevgi