İnsandan insana olur mu köle
Bozulmuş mayası katılmış hile
Sillesi tokadı kütüğü ile
Kabaran öfkenin kinliği nedir
Soruyorum sorgu sual verilmez
Tablosunu astım sensizliğin adına
Arıyorum gözlerinde eşsiz tebessümü
Süzüyor perdeler rengi güneşin
Evren canlanıyor kabarıyor gönül
Günün (t)aşkınlığı sabahına meftun.
Mahrem gizemine mahkûmum yârin
Hal bilmez gönlümü dağla öyle git
Meftun nazenine gözleri narin
Hücresi kelepçem bağla öyle git.
Gün olur tutulursun
Yanarsın aşkla…
Yol çıkmaz sokak
Karasevdaya puntolanmış
Kazınmış, yazılmış adın.
Dindir ağlayan yakışlarını çevirme küle
Özlerini yığın yığın yığma, közlerinin
Karlı dağlar nesine, külün sersem erimez
Tınmaz, umursamaz, kımıldamaz rüzgâr!
Savurmaz eserini.
Objektife yansıyan mutluluk pozlarıyla
Sanma ki gönüllerde aşk bakışlı aynalar
Karlar yağmış bağına kandık dost sözleriyle
Maskeli balolarda ayak oyun oymalar
Aynısıyla hiçbir şey kalmayacağı gibi
Çok sular aktı hayat ırmağından
Yıkanarak büküldü ipliğim
Has ipeksi ketenlerinden
Mekikleri ellerinden
Dokunmuş içmişim kadehlerinden.
gökleri süsleyen karabulut
boşalt kurşunlarını göğsüme
vurulmalı kalpler eylüle
ay doğumu aşk tohumları ekilmeli
örtmeli güneşimin örtüsü
al görümlüğü gözlerin kuyusuna
Mezar kazıyor bir adam
Okşuyor adeta kazdığı toprakları
Avuçlayarak mezarın kenarlarına
Nazikçe yığıyor
Selam veriyorum tereddütlü
Tabutun başında ağlayan bacı
Küllenen közünü karar mı sandın
Derinlik yarada sanma bu acı
Çare bulmaz tabip sarar mı sandın
Gamlı düşlerini yakıyor sırdaş
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!