Tanrının tablosu güneşi ayı
Cesaret aşktadır sevmek gerekir
Bahşetmiş İnsana beşi bir duyu
Vücut yapısını övmek gerekir.
Sancılı doğumdur kutsal hayatın
Kulsun kul kal sevmekse yaradanI
Ne ahiri sorgula ne de zahiri
Yaratmış cümleyi âdemden beri
Seversen canlıyı aşktan sayılır
Kulluk etme kula… Ser-in verilmez
Sımsıcak koynunda büyüdü benliğim
Gözlerim gördü tüm güzelliklerini
Evren’i kapsıyordu sualsiz sorgulamalar
Terazisinde dünyanın ağırlığınca
Dere yatağında büyümüş filizlerin
Ne verirsen Mevla’m güzelini ver
Taç yapar başıma bal der değişmem
Mertlik bela başa özelini der
Malı mülkü satar kal der değişmem
Atamızdan armağan bugün yirmi üç nisan
Anne sütü kadar ak ahdimizin meramı
Ne mutlu çocuklara emaneti şeref şan
Ulusal egemenlik çocukların bayramı
Gururla dalgalanır al kırmızı bayrağım
Göğün maviliklerine sevinç ve özlemle
Kanat çırpan ötüşen kuşlar
Hiç bir avcı engel koyamaz ki
Körlüğüne yansın seksin kurşunlar
Olmasın umutsuzluğun vehminde bir ömür
İşte bak… Yükünü ballıyor karıncalar.
Güzel günleriniz olsun dileğim
Çektiğiniz tüm dert çile
Mutlu nefes biran
Gibi düşünüz.
Şiir sofraları kurulsun
Aşka yer yok şaire yer yok dünyada
Ki henüz çıkmamışken adın şaire
Hangi deli gönle tuzaklandı ferman!
Bu bir yazgı mı alına yazılan kara sevda mı?
İlhamıyla kaynayan düşün.
Ruhumun zembereğini parçalayan tutkunla
tutuşup kavrulmuşum yanmışım
kaldır ay yâr yayını
fırlat bakışlarını
vur şairini darağacına
ozanını kutsa
Issızlığım bahar rengi
Dolaşırım dilimde iksiri bin tat
Sen ey yabancı bulaşma yalnızlığıma
Arslan barınağı dağlarımdır iz
Sahillerin göz rengi, fıçılarında üzüm
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!