Bir pazar yeriydi açtım tezgahı
Astım ceketimi sundum pazara
Gelen baktı, geçen baktı
Üzerine giymeye yürek yetmedi
Oysa cesaret doğuştan bir yetenekti
Duyguların esrarı aklanır bulutlardan
Oklarını fırlatır sırılsıklam toprağa
Hevesine bulanır beslenir umutlardan
Sürüklenir selinde boyun büker yaprağa
Sisler inmiş gözüne aynalara ağladım
Geldiğinde yıllar sonra
Hiçbir şey eskisi gibi değil
Nerede? O çamurlu yollar
Kurumuş akarsular ırmaklar
Dinmiş fırtına, ayazın sesi
Düşürdüm yüreğe hüznü güneşi
Dosttan onmaz çare öyle bir zaman
Kalem yakmış vezni tatlı nefesi
Hakmış dinmez yara öyle bir zaman.
Mülkü saraylara yolum karılmaz
Vecd ile seyrediyorum karanlığı
Yarım hilali tebcil ediyorum ruhumla
Sabahın karanlığına esrarı çözülürken güneşin
Uyanıyorum kuş sesleri önü penceremin
Seyri ne hoş... yorgun düşmüş gözlerim.
Aydınlık gün dilerim
Dostuma düşmanıma
Haktan görüp severim
Yakışır imanıma
Güzellik dile iste
Bana hecelerden akmış ay dilber
Aşkımın deryası derindir derin
Demli gözlerinden dökmüş ay dilber
Gönlümün hülyası serindir serin
İlhamların aşk mı çile mi zül mü
Aşkın kitabını yazayım dedim
Hayal denizinde yüzme dediler
Soğuk çeşmem billur akayım dedim
Sahra çölü derin gezme dediler
Harami kaynıyor dört bir yanımız
Ulu ozanların kutlu yoludur
Sazından dem akar şandır mahzuni
Domdom kurşunuyla namlu doludur
Halkının dertlisi candır mahzuni
Dünyanın bohçası bahçesi bozuk
Ölüm soğuk mermerlerden
Buz kesmiş damarlarım
Ezilmedim çizmelerden
Hoşça kalın yoldaşlarım
Eylül benim doğum yârim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!