Sevda çeşnisine banar gözlerin
Rengiyle demliyorum ilhamlarımı
Nakışları ebemkuşağı saçların
Karanlığıma közlü sevda yorganı
Sürüklenir rüzgârıyla çalar sazlar
Tellerinde uçuşur nağmelerin dileği
Taştan yolları toprak kokar
Harmanlanır bahçeleri mekteplerimiz
Neşeyle koşuşturur sevinç sesleri
Ne mutlu ülküm çocuklarımız var
Ey Sevdalı başım …. ağrısı yâr.
Görkem’i ihtişamında
Raks eden bu evren
Savrulur intizam-ı ahenk içinde
Barındırdığı her şey farklı
Çeşnisi renklerinde
Ey insanoğlu söyle!
Anadolu'm yârdir nevruzla coşar
Dört mevsim kırları gül bahçe taşar
Aşkı banar kuşlar gökleri okşar
Dermansın nevruzum hakikat söyle
Sevda meleğisin çekilir nazın
Gel seninle aramızdaki perdeleri yırtalım
Doğum anımız gibi çırılçıplak!
Anadan üryan kalalım
Tenlerimiz bakışarak barışsın
Yaradan'ın mührü
Aşka bulaşsın.
İnsanlığın onuru çınarı kurdu görsün
Çürür elemleriyle ruhu küle sermeden
Doğuma durmuş ana notayı serde sorsun
Esmer ayım tuzunu gökkuşağım sürmeden.
Tez gelin sevdanın onmaz kaderi
Bal petek dalanı kovandan eder
Değmesin yüzüne zaman hederi
Meltem rüzgârları denize keder.
Yazlara bahara banarım aşka
Nasihatim kendime vefasıza nedeyim
Boş keseden atanı dost belleme sen oğul
Yakışıyor fendine aklı sıra sobeyim
Sırrı kelam satanı dost belleme sen oğul
Âşık olmak hasından değirmende un olmaz
Ahşap çekmecenin kapağına yazılmış bir not
‘’sevdamızı kalplerimize mühürledik ilişmeyiniz’’
kayıp zamanın canlı hisleriyle çarptı kalbim
geceye bıraktığı yankısı
pas tutmuş menteşelerinden sökün ederken
Perdesini çekmişti karabulutlar
Güzel ülkemiz üzerine germişti
Dört yanımız kuşatılmış
Vurulmuştu kör kilitler
Gök gürültüsünü andıran
Yankılandı gür bir ses!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!