Masum değildir
Ellerin ve ayakların
Dillerin gibi...
Suçludur aklın, zihnin
İlk tohumdur düşen toprağa
Ve şimdi çekip gitsem kendime doğru
Kaçıp kurtulsam diyorum karanlığından
Bir nefeslik özgürlük kafi gökyüzünü aralayan
Açıldı, saçıldı,büyüdü çiçeğim
Küçücük tomurcuktan filize
Filizden yaprağa çiçeğim
Göz yaşları ile sulandı toprağı
Şefkat ile bakıldı yaprağına
Ulus devletin başında baş
Çifte vatandaş
Milletimin sözde anası bacısı
A.B.D vatandaşı
Bilmez mi bu millet Nene hatunu
Gökyüzü kararmaya yüz tuttuğunda
Sarsılarak irkildi gövde; kökten yaprağa...
Rüzgarın ardından dökülmeye başladı yapraklar;
Ne güzel günlerdi . . .
Ve bizim Ali okula başladı fi tarihinde
Kara tahta, siyah önlük, lastik ayakkabı
Beyaz yakalığı ile
Sırtında çanta, elinde beslenme kutusu
Evet
Evet ben onun katiliyim
Ve ben
Bu cinayetin
Birinci dereceden faailiyim
Kalktı gözümden sis perdesi
Yıkıldı hayallerin sahnesi
Elalem seyire durdu
Bizimki çıkmaz kulisten
Ellerimiz kapatmaz çıplak sahneyi
''Çocukların büyüdükçe kaybettiği erdemin adıdır masumiyet''
Büyüdükçe kanatlarının gücü ayaklarına geçerken
Yenildiğini anlarsın yer çekimine
Büyüdükçe gerçeklerin yerini gerçeklik alır
Cumbalı evi geniş saçağı
bahçesinde leylak kokusu
Beyaz rengi aydınlık lambası
Hep gözümdedir buğusu
Çiçeklerle bezenmiş pencerenin önü
Ne kadar çok dilek tutulmuş olsa da gece vakti
O kadar çok düş sönmüştür şafak vakti
''Ayaklarının üstünde durması için illa iki ayağımı olmalı insanın''
Veda anında nokta ;Birinin sözü biterken, diğerinin sözünün başladığı yerdir.