Kökleriyle birbirine sarılan ağaçların gölgesinde
Sıcacık bahar güneşi yansırken gözlerimizde
Alabildiğince yeşilin ortasında, pırıl pırıl havuz
Beyaz keten elbisenin içinde, saçlarında kurdela
Oturuyorduk birbirimizi özlerken bir bankta
Bir çift göz keskin kararlı
Evreni yansıtırken parlaklığı
Masum, duru, çocuksu derinliği
Bir çift göz peşin sıra
İşlek bir caddede kaldırım kenarında
Bir daha bakmam yüzüne
Şöyle doya doya uzunca süre
Döner alelacele omzum üstünde ki baş
Seni ansızın, tesadüfen gördüğümde
Belki bir anlı gülümser dudaklarım
Kas gevşemesinden ibaret tebessümle
Birleşmiş milletler daimi temsilcisidir Amerika!
Her daim korumaz mı sırtlanını
Sırtını sıvazlaya sıvazlıya
Her vetodan sonra daha fazla
Kan sulamaz mı toprağı ruhları alınınca
Ve ben;
O gün öldürüldüm
Gömülmedim ama toprağa...
Bir sabah vaktinde,
Güneş doğarken ;
Ey tabiatında zarafeti barındıran sevgili
Kokusunda cenneti vaad eden eşsiz esinti
Atar damara kan niyetine nakil etseler seni
Canlılık kazanıp şamdan gibi ışık saçmaz mı
Ölüm uykusuyla uyuyan bu fakir
Bugün arife, yarın bayram
Çürümüş bedenlerin üstünde filizlenir çiçekler
Gözyaşlarının tuzlu suyuyla buluşurken mermerler
Yüzünde ki haritadan bulurum
Kaybettikçe kendimi
Kesip attığın saçlarında bulurum
Koparılmış bütün bağlarımı
Ne kadar çok dilek tutulmuş olsa da gece vakti
O kadar çok düş sönmüştür şafak vakti
''Ayaklarının üstünde durması için illa iki ayağımı olmalı insanın''
Veda anında nokta ;Birinin sözü biterken, diğerinin sözünün başladığı yerdir.