Bakıp gördüğün ne varsa her şey sensin
Sanma ki onlar sadece aynadaki suretin
Hissederek atfettiğin, sana sahip duygular
İşte onlar senin, sadece senin gerçeğin
Göz bebeklerini örten perdeni arala
Göğüs kafesinde sızlayan kalp
Boynun üstünde ağrıyan baş
Ve ucu bucağı olmayan bu yol
Bir çift göz pencere
Yeryüzünde hiçbir acı yok ki
Anlamsız ve gereksiz olsun
Acılar ;
Göremeyen gözleri açar
Duyamayan kulaklara duyurur
-''... kim o ? ''
Kim olabilir ki yine sorma
Ben geldim başının belası
Aç Süreyya kapıyı
Ne oldu yani ''gece vakti''
Soğuk beton kaldırımın üstünde
Hıçkıra hıçkıra ağlıyordu kadın
İki eli ile kapatırken yüzünü
Damla damla
Öldürüyordu içindekini
Gövdeden ayrıldı dalım
Karıncaları ağırlarım
Kireç mi tutacak yüzüm
Çiçekler koklandığında değil
Dalından koparıldığında solmaya başlar
Mantık ve aşkın belirleyici farkı bu
Ait olduğun yerdir dalın yaprağın
Ait olmadığın gövdede, iklimde açar mı çiçek
Yalan bu dünya yalan !
Koca bir boşluktur
İçimizde kanayan...
Dönüp bakma ardına
Bulamazsın hiçbir şey
Çok kızgınım
Biraz da duygusal
Böyle bitmemeliydi bu film
Ne kadar çok dilek tutulmuş olsa da gece vakti
O kadar çok düş sönmüştür şafak vakti
''Ayaklarının üstünde durması için illa iki ayağımı olmalı insanın''
Veda anında nokta ;Birinin sözü biterken, diğerinin sözünün başladığı yerdir.