Küçük bir çocuk gibi medet ummak hayattan.
Ayva çilleri ıslak, dualar etmek semaya bakıp.
Sonra boyun bükmek sol yanına..
Verimlisi, verimsizi.
Humuslusu, killisi değil mesele.
Mesele,
Toprak seni buyur ettiğinde
Ona bedeninle beraber getirdiğinde.
Toprak muhtaç mı sanıyorsun ete kemiğe.
Hayatımda hiç kimseyi eleştirmekten geri durmadım.
Dostluklarını, arkadaşlıklarını, sevdalarını kaybetmek adına hep doğru bildiklerimi onlarla paylaştım.
Hep yanlışlarını arkalarından değil yüzlerine söyledim.
Her zaman yaradanıma dua ederken bana bir, diğer kullarına bin ver diye dua ettim.
Hiç kimseyi kıskanmadım, hor görmedim.
Kendi karakterimin çizgilerini oldukça kalın ve oldukça şeffaf çizmeye çalıştım.
Mutluluk; kıskanılır.
Tadına varmayı bırak,
daha gönlüne dokunmadan yarı yolda önü tıkanır.
Dost sandıkların,
yüz buruşturur.
Aşk sandıkların,
Birgün
hayat kahvesinde defterim dürülüp,
yenik bir tavla oyuncusu gibi koltuğumun altına sıkıştırılacak elbet
Belki
cam bardaklı çaylarımdan
Güneş'in yakamozu sürülmeyecek avuçlarıma
Diyorlar ki;
Hep hüznü yazıyorsun.
Hep, acı ve gözyaşı var mürekkebinde.
Ne yapayım?
Mutluluk geldi de biz mi buyur etmedik içeriye.
Biz mi sevinç nidaları atıp,
Mevla'dır sevdamız oğul.
Peygamberdir yoluna baş koyduğumuz.
İnsandır baş tacımız oğul,
Diline, dinine bakmadan saygı duyduğumuz.
Atadır saydığımız oğul.
Büyüğü büyük bilmektir edebimiz, hayamız.
Korkma
Yüzünü dönme yüzüme
Hangi hırsız çaldı seni
Hangi gece kapını bana arkadan kapattı
Madem el olmayı bu kadar istiyordun
Git dedin de ben gitmedim mi
Oy
oy benim dertlilerle dertlenen başım,
oy benim mutsuzlarla ağlayan göz yaşım.
Kendin düşünmezmisin bir gün olsun?
Oy benim çamurdaki altın taşım.
Doğmadığımı sanma külümden.
Oysa ben,
söndüğüm kadar soğudum,
Soğuduğum kadar güç aldım kendimden.
Sanma sürülmedi tarlam
ve
Bir derdinizi paylaştığınızda
Asıl sen benim ne yaşadığımı biliyormusun diyerek sizinle sorun yarıştıranlara,
Olayları gözünün içine soksanız dahi
Yörüngesini başka yöne baktıranlara,
İyi gününüzde
Kötü gününüzde yanınızda olmayanlara
Hatta kendi iyi ve kötü hallerini ...
VEDA
Bir bir vedalaşıyorum.
Sanmayın;
Yatlarımla,katlarımla ya da çocuklarımla olduğunu.
Benim gibi bir adamın sahip olduğu sınırlı objeler kastım.
Önce kırk yıldır beni bağrına basan; yatağımla, yorganımla ve yastığımla.
Sonra;
Günlük üç dört kez çay de ...
Şiir, kelimelerin birbiriyle dansı,
Şair ise onlara kalemiyle eşilk eden bir kavalyedir.
M.ÖZGÖREN