Dün sabah yatağımdan,
uzun zamandır hiç olmadığım kadar mutlu kalktım gündüze.
Anladım ki;
muhtaçlığım hoş bir yüze imiş, koyu bir sohbete.
Rüyamda,
daha önce hiç tanımadığım, görmediğim biri.
İstanbul sisli,
İstanbul uykulu bu gece.
Yarı aygın,
yarı baygın sanki.
Çeyrek açık kirpikleri
göz kırpıyor sadece.
Ne güzel bir gün.
Güneş pırıl pırıl çıkıyor ufukta.
Vira bismillah deyip çıkıyoruz yollara.
İşimize,
Aşımıza,
Kısmetimizi aramaya.
Kaç adam oldum bugüne kadar.
Kaç kışı bahara çevirdim
kaç yazı kışa?
Kaç kez şeker oldum çaya
Kaç kibrit sigaraya.
Kaç kış öldü bağrımda
Gökte ay hilâl.
Yağmuru aydınlatan bir tek sokak lambaları var.
Deniz sessiz, rıhtım boş.
Bir ben ıslanıyorum oturduğum bankta
Birde kendilerine bankı siper eden hayvanlar.
Kadıköy bir başka güzel ıslak.
Sevgin kadar büyüksün
Aşkın kadar taze
Toprağın kadar bereketli
Suyun kadar şelale
Bildiğin kadar âlimsin
Sunduğun kadar cömert
Kimi;
gül değil dikeniyim.
Kokumu almaktan çok, canını acıtırsın.
Her içine çekmek istediğinde beni
boğazın düğümlenir,
nefes almakta zorlanırsın.
Öyle kolay değil,
gecenin bir yarısı uykundan uyandırılabilmek.
Kolay değil,
nefes almaya siyaha koşturabilmek.
Sonra sigara üstüne sigara.
Ciğerindeki tütüşünü,
Artık hayal kurmuyorum.
Gözlerimi kapatıp,
bir dağ evi düşlemiyorum örneğin.
Bir cephesi yeşil, diğeri maviye çalan.
Masamda mum ışığı, rakım ve sigaram.
Karşımda gürül gürül şöminesi yanan.
Ökçesine bastığı ayakkabıları
Öğle üzeri girdiği kahvehane kapısının menteşe gıcırtısında hayatı
Oynadığı tavlanın zarı
Ve iskambil kâğıdı
El eskiliğinde yapış yapış
İçtiği çay bardağı bile tam yıkanmamış
Bir derdinizi paylaştığınızda
Asıl sen benim ne yaşadığımı biliyormusun diyerek sizinle sorun yarıştıranlara,
Olayları gözünün içine soksanız dahi
Yörüngesini başka yöne baktıranlara,
İyi gününüzde
Kötü gününüzde yanınızda olmayanlara
Hatta kendi iyi ve kötü hallerini ...
VEDA
Bir bir vedalaşıyorum.
Sanmayın;
Yatlarımla,katlarımla ya da çocuklarımla olduğunu.
Benim gibi bir adamın sahip olduğu sınırlı objeler kastım.
Önce kırk yıldır beni bağrına basan; yatağımla, yorganımla ve yastığımla.
Sonra;
Günlük üç dört kez çay de ...
Şiir, kelimelerin birbiriyle dansı,
Şair ise onlara kalemiyle eşilk eden bir kavalyedir.
M.ÖZGÖREN