Ben Türkoğlu türküm.
Asrı zamana cesaret yazılmış adım.
Boyunduruk bilmem zelve kırarım.
Soğan ekmeğe talim der,
Yine de özgürlüğe koşarım.
Mazlumla dertlenir, ağlarım.
Uçun kuşlar uçun
Boyayın göğü maviye
Güneşi daha sarı yapın
Bulutu daha beyaz ve
Uçun
Hiç olmadığınız kadar özgür
Aklıma her geldiğinde sızlıyor burnum
Bende ne kadarda güzel görünüyordun
Seninle el olmak ister miyim sanıyorsun
Kader böyle imiş elden birşey gelmedi ki
Heyecanını kaybetmek ister mi hiç insan
Yahu acelen ne dedi bir gün hayat.
Otur hele biraz daha laflarız.
Sonra bir sigara yaktı kendi,
Birde bana uzattı.
İşte yakış,
O yakış.
Umulmaz yalnızlıklar benimkisi
çekilmez bir kişilik
ve yarınsız geçmiş mazisi.
Anlayanım yok şükür,
anlatanım yok.
Yarın;
yepyeni bir güne uyanmak istiyorum.
Bulutlar olmasın istiyorum başucumda
Güneş olsun
yüzüm sıcacık,
kirpiklerimi araladığımda ilk defa..
Ey lugatını çözemediğim hayat!
Sadece bir kelimesin.
Acı, tatlı hepsi onda dolu
O kadar kısa ki
derin bir nefes alışı bile doldurmuyor telaffuzu.
Tek kelime,
Devir;
ye kürküm ye
üste başa bakıp hüküm vermeyin siz yinede.
Kimbilir;
belki bir hazine gizlidir yırtık pırtık elbise içinde.
Nimeti azdır
Bazen, kendi kelamınla kalakalırsın.
Kendin selam verir,
Sonra yine kendin alırsın.
Ses geçirmez duvarların.
Kulak patlatırcasına bağırırsın, çağırırsın
Sonra yine kendi kendine susarsın.
Bir derdinizi paylaştığınızda
Asıl sen benim ne yaşadığımı biliyormusun diyerek sizinle sorun yarıştıranlara,
Olayları gözünün içine soksanız dahi
Yörüngesini başka yöne baktıranlara,
İyi gününüzde
Kötü gününüzde yanınızda olmayanlara
Hatta kendi iyi ve kötü hallerini ...
VEDA
Bir bir vedalaşıyorum.
Sanmayın;
Yatlarımla,katlarımla ya da çocuklarımla olduğunu.
Benim gibi bir adamın sahip olduğu sınırlı objeler kastım.
Önce kırk yıldır beni bağrına basan; yatağımla, yorganımla ve yastığımla.
Sonra;
Günlük üç dört kez çay de ...
Şiir, kelimelerin birbiriyle dansı,
Şair ise onlara kalemiyle eşilk eden bir kavalyedir.
M.ÖZGÖREN