Şiir tadında yazmak seni.
Kara kalemi her eline alışta duyduğun heyecanı duymak seni yazarken.
Her satırda geri dönüp bir daha okumak
Ve anlamını daha iyi kavramak beyaz sayfada yazan cümleni.
Yağmur tadında sevmek seni.
Heran özlemek susuz topraklar gibi.
İki kaşık çorba bir dilim ekmek
Sağlık ile derin bir nefes çekmek
Bırak dünya tamahsızların olsun
Cennet olur dünya eğer biz istersek.
Güneşi sarı Ayı beyaz görürmüsün
Ayaklarımı yere basıyorum.
Başımı yıldıza, vücudumu evrene.
Ne bir sitemim var,
Ne alıp vereceğim kimseye.
Bir başımayım.
Bir yaradanım var güvendiğim, teslim olduğum
Sırtına azığını sarmış çıkıyor çocuk
İki çörek, bir yumurta, bir domates
Önüne saldıkları kara sığırlar çok
Yaklaşık yirmi beş hayvan çoluk çocuk.
Daha yaşı yedisinde okul çağında
Ağlayışını gizlemek için gülmeye çalışan çocuklar var bu dünyada
Yamalı elbisesini yırtık ayakkabılarını saklamaya uğraşan
soğukta titreyen bedenlerini ısıtmak için kovalamaca oynayan
ve
aç karınlarını doyurmak için gece yarılarını bekleyen çocuklar var bu dünyada
çöpte yemek artığı aramaya çıkan.
Ne güzeldi değil mi?
Ağaç yeşil, gök mavi, toprak kahverengi.
Tek derdimiz,
Çözmeye çalıştığımız alfabeydi.
Dünya bize o kadar küçüktü ki.
En büyük sevincimiz,
Daha yazılmadı en güzel şiir.
Doğmadı en sarı güneş
parlamadı en beyaz ay.
ya da
akmadı en yeşil nehir.
Deh yalan dünya deh!
Gidebildiğin yere kadar git dörtnala.
Artık sana kafa değil, alkış tutma zamanıdır.
Keyfini çıkar gece gündüz, yazın baharınla.
M.ÖZGÖREN
Bilmiyorum sende
bir masa bir sandalye üzerinde
benim ki gibi üç bacaklı değilse de.
İki ücra köşede,
ayrı kadehlerde aynı acıyı içsek te.
Bağlar elimiz ayağımız.
Sükut olur gözümüz kulağımız.
Sever sevmez sandıklarımız
Biz sevmeyi bilirsek eğer.
Güneş gibi doğar umudumuz.
Bir derdinizi paylaştığınızda
Asıl sen benim ne yaşadığımı biliyormusun diyerek sizinle sorun yarıştıranlara,
Olayları gözünün içine soksanız dahi
Yörüngesini başka yöne baktıranlara,
İyi gününüzde
Kötü gününüzde yanınızda olmayanlara
Hatta kendi iyi ve kötü hallerini ...
VEDA
Bir bir vedalaşıyorum.
Sanmayın;
Yatlarımla,katlarımla ya da çocuklarımla olduğunu.
Benim gibi bir adamın sahip olduğu sınırlı objeler kastım.
Önce kırk yıldır beni bağrına basan; yatağımla, yorganımla ve yastığımla.
Sonra;
Günlük üç dört kez çay de ...
Şiir, kelimelerin birbiriyle dansı,
Şair ise onlara kalemiyle eşilk eden bir kavalyedir.
M.ÖZGÖREN