Bülbüldüm Güle şakıdım, kalemsiz yazdım okudum,
Ben o mecliste yok idim, dünya kalleş olmuş kardeş…
Kimi koştum, kimi durdum, dost bilip hep hatır sordum,
Divane gönlümü yordum, dünya kalleş olmuş kardeş…
Böldüm yediğim azığı, elinden tuttum eziği,
Sen hiç umutlarını özlemlerine katık ettin mi?
Yüreğin yangın yeri
Gururuna yenik düşüp bırakıp da gittin mi?
Bilir misin ayrılığın akrep zehri olduğunu,
En nazlı çiçeklerin sevgisiz solduğunu,
Kaç damla gözyaşına bedeldir hasret,
İnsan ekmeğini yer, insan suyun içermiş,
İnsan ceza yedi mi, hayatından geçermiş,
İnsan insanı yer mi, söyle kardeşim, söyle,
Gönül senden geçer mi, işte insanlık böyle…
İnsan kimi uzundur, kimi kısa boyludur,
Bir martının kanadında dağılır zamana,
serseri yalnızlığım,
çığlıkarıdır hüznümün notaları…
bütüm makamlar nihavente çalarken,
sen geçmiştin uykusuz gözlerimden...
Gri bulutlarda saklamıştım, özlemlerimin nefesini,
Sevdalarım sana benzer İstanbul,
Ne fırtınaların kararı olur, ne meltemlerinin,
Bir günde dört mevsim yaşarsın bazen
Güneşli yağmurlarında sevdim ben seni,
Sahildeki martıların gibi uçarı yaşadı gönlüm
Yamaçlarında unuttum yorgunluğu,
Uğrunda bunca şey çektikten sonra,
Gönül, hatırımı kırma be insan.
Gönül ta doğuştan yaralı zaten,
Sitem kurşunuyla vurma be insan…
Soldurma, çiçekler dalında kalsın,
En olmadık zamanlarda ey kalbim
Lal ettin de aklımı, hiç acımadın bana
Vurgunlar sundun baharlarıma hep
En güzel hayallerime sebep,
Duman eksilmedi gönül dağımdan
Adınsa hiç düşmedi dudağımdan…
Bazen bir tutkudur hüzün...
Düşen yapraklar dala döner mi geri
İnsan nasıl girer sevdiği olmadan 'cennet' ten içeri...
Dudağından bir aşk bestesi duydum,
Her nota sevgiyle işlenmiş gibi.
Gözünden süzüldü iki damla yaş,
O çocuk yüreğin içlenmiş gibi...
Sana uzattığı ellerimi tut,
Büyütme beni öyle gözünde,
Ben sende özlediğin kadar varım...
Sen güneşli sabahlara uyan hep,
Ben kar olur dumanlı dağlara yağarım…
Üşütmez sevdalarım seni,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!