Her mevsim uğramaz bülbüller güle,
Sevda denilen şey gönüllü çile,
Öldürmez kurşunlar, acıtmaz bile,
Can evimden vurur kötü dil beni…
Güneş hayat verir, yağmur bereket,
Bırak, darmadağın kalsın düşlerim,
Rüyalarıma da girme bu gece,
Masamda bir kadeh kırmızı şarap,
Mezesi hasretin, bil de sorma hiç…
Islansam üşüsem sensiz gecede,
Biten sevdaların tüm izlerini,
Sonbahar boyunca yıkar yağmurlar.
Arada vakitsiz bastırıverir,
Güneş arkasından çıkar yağmurlar…
Fırtınalar eşlik ederse hele,
Cehennem sayarım ben sensiz geçen anımı,
Hasretliğin dondurur damarımda kanımı,
Gelip alsa ne çıkar Azrail şu canımı;
Her gün ölmek değil mi, bir canına yaşamak…
Yollar uzak, mevsim kış, saatler akıp durur,
Kader diye boyun eğsek ne çare,
Ne sevgi ne ikrar kar etmez yâre,
Elbet düşer gönül o kara yere;
Yanarım da el değmemiş gülüme,
Yardan ayrı gidilmiyor ölüme...
Bilmeyenler öğrene, gönül incisidir aşk,
Bakmaz acı çekene, öylesi sinsidir aşk.
Susuz çölde yol olur, arı ile bal olur,
Çiçek olur, dal olur, mucize cinsidir aşk…
Boyu, posu bilinmez, gönüllerden silinmez,
Gam yurdunda geçti çileli ömrüm,
Düşmanım yoruldu, dostum da vurdu.
Yüce mevlam vurmaz mazlum kuluna,
Yazdığı kadere küstüm de vurdu...
Yeşeren yaprağı düşürdüm yere,
Küçük düşlere sığmıyor büyük umutlar,
Gölgeler serinletmiyor gönül sıcağını,
Hiç bir renk Mor kadar muhteşem değil,
Uykular hiç bu kadar acıtmamıştı canımı,
Ne engeller aşmıştım oysa sevgi uğruna,
Kaç bahar sürüklenmişti peşinden
Seni ne çok sevmiştim biliyorsun değil mi,
Değer miydi isteklerin
Aşkın büyüsünü bozmaya.
Biliyorum, senin de şimdi
Kor ateşler var bağrında,
Ağlıyorsun belki de bakarak yıldızlara,
Dost diye bildiğim bunca insanın,
İçinden bir yiğit çıkmadı be yuh...
Sabah akşam kokladığım havadan,
Ciğerim usanıp bıkmadı be, yuh...
Ne sevgi var imiş, ne de bir vefa,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!