Gecenin geç bir saati,
Zilim çalıyor uzun uzun,
Fırlayıp kapının deliğinden bakıyorum,
Yalnızlığım bu gelen
Üşümüş bensizlikten,
En eski arkadaşım o beni
Mevla veriyorsa tene nefesi,
İsyana yakışmaz insanın sesi,
Çile buradaysa, Cennet neresi,
Aşk ile tutuşan gönül mü yoksa?
İçeriz suyumuz rızık da Hak’tan,
Telefonun ucunda hasretler tattın mı hiç,
Azık diye gecelere melodiler sattın mı?
Aldatan aldatana dünyada be gülüm,
Sen hiç kendini yalnızlığınla aldattın mı?
Uçmayı denedin mi kırık kanatlarınla
Karanlıklardan aydınlığa,
Bunca çile bunca keder içinde,
Gönül için ayıracak zaman yok.
Bıkıp usanmadı felek zulümden,
Elbet biz de pes etmeyiz, aman yok...
Nice umutlarla düştük yollara,
Gönlümün duvarına sürülen kireç gibi
Pul-pul dökülüyorsun sanki vakit geç gibi,
Üzülmeyelim diye yalandan güleç gibi
Görünüp de ardından sitem edip durma can…
Akacaksa damarda durmuyor kanın bile,
Her mevsim uğramaz bülbüller güle,
Sevda denilen şey gönüllü çile,
Öldürmez kurşunlar, acıtmaz bile,
Can evimden vurur kötü dil beni…
Güneş hayat verir, yağmur bereket,
Bırak, darmadağın kalsın düşlerim,
Rüyalarıma da girme bu gece,
Masamda bir kadeh kırmızı şarap,
Mezesi hasretin, bil de sorma hiç…
Islansam üşüsem sensiz gecede,
Bir ağaç vardı bir zamanlar,
Üstünde masmavi gökyüzü,
Altında denize inen dik yamaçlar
Gövdesinde oyuk bir kalp ve,
i s m i m i z v a r...
Bu hayat kimleri harcamadı ki,
Bizi bozuk para sayar be gülüm.
Bütün kâinata ışık saçar da,
Bir gün yıldızlarda kayar be gülüm…
Sararır zamanla en güzel çiçek,
Müptela naçiz gönlüm, ah’ım taşar yürekten
Neylesem yarım üşür, yarım meçhuldür, kimde,
Zuhur etse de vuslat, top döner hep direkten
Cehennem Nar’ımıdır, yanan böyle içimde…
Hangi sabah seheri, yüreğime yaş düşer
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!