1972 yılında Ankara'da doğdu.İstanbul'da çocukluk ve gençlik anılarını,aşkı ve acılarını biriktirdi.Emekli bir ilkokul öğretmeni annenin ve memur emeklisi bir babanın tek çocuğu.5 yıl özel radyolarda spikerlik yaptı.Özellikle gece yaptığı programlarla çok özel gece dostları edindi.Aşk, yaşamında önem taşıyan tek kelime olup,kadınlar,hayvanlar,jazz ve blues vazgeçemedikleri arasında yer alıyor.Şehir olaraksa İstanbul ve İzmir'e tutkun.
Almıyorum artık...Sevgi sözcükleri getiriyorsun bana eskimiş günlerden.Dönüşünü beklediğim akşamları sunuyorsun; yaşayamadığımız yaz akşamlarını...
Fazlaca taşıdım acıyı; boynuma zincirlediğim ve anahtarının nerede olduğunu unuttuğum.Işıklarını söndürdün hep ben geçerken evinin önünden.
Almıyorum artık.Islandığım; sırılsıklam ıslandığım o sinema köşesini hatırlıyor musun seni beklerken, hani gelmediğin.
Almıyorum artık.
Pimini çıkardım ve bekliyorum patlamasını elimdeki bombanın...
Bırak artık beklemeyi dedim anneme.
Yanlış şıkları işaretliyorum hep.
Zil çalıyor ve okul bitiyor.Adım hep yalnızlıkla anılıyor tüm zamanlarda.Açtığım tüm kapılarda suretim karşılıyor beni...Sonları kötü bitiyor hep gittiğim filmlerin.
Hepsi bu kadar işte; yani bir avuç mutsuzluk elimde avucumda kalan.
Hiç bir zaman unutmuyorum gidenleri.
Hatıralarsa silinmeyecek birer kalıntı belleğimde.
Işıklarını bir bir söndürüyorum gezdiğim sokakların...
İşkence görüyorum aylardır...
Aylardır bir gülüşüne hasretim.
Uzattığım ellerimse yalnızlığına dokunuyor gecenin.
Cehennem yokluğunun diğer adı demiş şair,ben ateş altındayım hala.İhanete uğramış yüreğim ve fırlatılmış bir tarafa ki çok sevmişti seni.
Kaçabilirdi çoktan ve terk edebilirdi bu şehri.
Lirik bir şiire dönüştü oysa şimdi aşk.
Ney çalsa ve uyusam.
Bitse bu kanayan yokluk.İçimdeki tüm kuşlar sussa...
Yağmur akşamlarında dilimde hiç bulamayacağım bir sevgili adı.Zülüflerinde rüzgar dolaşırdı,ben üşürdüm.Ve elleri yüzüme vuran kardan beyaz.
şimdi eski liman üzerinde gemiler ağlıyor.
Bende bir sokak köpeği yalnızlığı; düşüyorum sokak sokak.
Yorulduğum bu şehirde penceremden sabah kuşları firar ediyor.Anladım...gözlerinsiz bulamayacağım yönümü.
Seni bir yağmur akşamı sevmiştim.
Galata kulesi sırılsıklamdı aşktan.
Ve ne zaman gidişini düşünsem yüzünü döküyor sokakları Beyoğlu'nun.
İnce bir kan sızıyor dudaklarının arasından.
Şimdi ne zaman yağmur yağsa bir aşk atıyor kendini köprüden ve ağlıyor şehrin tüm sokak kedileri...
Üzerine düşerse bir gün bir martı gölgesi;
düşen bir martının denize vakur ve sessiz, yüreğimi hatırla.Boşluklara bırakmıştı o da kendisini bir uçurum kenarında.
Senin gözlerimi bıraktığın gündü ki tüm tarih yazıcılar bir martının intihar ettiği gün diye bahseder aşk tarihinde.
Üzerine düşerse bir gün bir martı gölgesi;
sessiz, dingin ama ruhu çığlık çığlığa, beni düşün bir anda olsa.Kalbim bir martı kanadında, çığlık çığlığa yas şarkıları söyler durur geceleri.
Ve derler ki tarih yazıcılar; ruhları sustuğu zaman martıların ve tükendiği zaman içindeki umut, son martı da vuracak kendini denize.
Aşk suçsa eğer aşık oldum.
Bir mahkum gibi firar etti yüreğim.
Kaçışım sanaydı.
Yollar çapraşık,yollar zorlu.
Ama güçlüydüm zayıf görünsem bile.Sonra düşmanlar seni koparmak için benden yüzlerce hançer çektiler üzerime...Asiydim,yenilmezdim; ellerimden önce yüreğim parçaladı herbirini.
Kar yağıyordu,hava soğuk.Dudaklarımdan çıkan buharda ismin yazılıydı,izimi buldular.
Nasıl da yağmur yağıyor bu şehirde.
Öteki şehirde bir kadın; parmaklarının arasındaki rakı bardağına kan bulaşıyor dudaklarından.
Rehin sevdaları bıraktığım bu şehir, öteki şehre çoktan küskün.
Şehrin de sanki çok umurunda.
Uykusuz gecelerinde kaybediyorum yolumu.Ve sokağın sonunda bir çingene kemancı; yasak bir sevdanın şarkısını çalıyor.Zamansızca kesildi yağmur ve ancak uykuya daldı şehir...
Sonu hep kötü biten bir masalmış aşk.
Ve ben her bitişinde hikayenin geceye sarılıp ağlıyorum gizlice...
Şehre yağmur yağıyordu,kaybetmiştim yönümü.Vurgun yemiştim...
Yağmur getirip getirip vuruyordu saçlarının kokusunu yüzüme,bir de bitmeyen yalnızlığımı.Zehirlenmiş bir sokak köpeği,yorgun bir kırlangıç kanadı,kanayan iflah olmaz bir yara...
Adımı çoktan unutmuştum.
Cevapsızdı sorular,suskunduk..
Düştük.En yaralayıcı haliyle kaybettik yaşama dair ne varsa.Gözlerimizde zamanın yorgun çizgileri.
Hiçkimsenin bilmediği sancılardı içimizdeki.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!