Murat Kalaç Şiirleri - Şair Murat Kalaç

0

TAKİPÇİ

Murat Kalaç

Gözlerinsizim gecelerdir.Karanlık rüzgarlar vurup duruyor kapıma gittiğinden beri.
Şarabın tadı daha acıyor.Ve içimdeki hançer dahada acıtıyor canımı.
Böyle birdenbire bırakmazdın sen.Kırıldığın ve kanadığın bu hayatta karşına çıkan çok eski bir hayaletti yüreğim.Şimdi iplerini çözüp gidiyorsun limanımdan sessizce.
Bahçemde begonviller soluyor,yapraklarını döküyor karşıdaki çınar ağacı.Ve ne zaman içinde aşk geçse bir cümlenin,gözlerim tuzdan kör oluyor.Biliyor musun gittiğin her adımda içimde bir şerçe daha ölüyor.

Devamını Oku
Murat Kalaç

Çiğ taneleri düşmüş yüzüne...
Yalnızlığın boğuyormuş git gide seni.
Alkol duvarlarını aşıyormuşsun geceleri.Sonra sigara külleriyle harmanlanmış kağıtlara bir kaç eski mısra...
Yüreğine bir eskimiş sevda...
Beraber dolaştığımız bütün sokakları ziyaret edip adımı çağırıyormuşsun yasak olsada bu sana...
Çiğ taneleri düşmüş yüzüne.

Devamını Oku
Murat Kalaç

Biliyorum hiç olmayacak düşler kuruyorum yağmur akşamlarında.
Belki de hiç bulamayacağım yüzünü.
En son bir fotoğraf köşesinde dokunmuştum saçlarına.Ben yolunu kaybetmiş bir balıkçı takası,sen bütün ışıklarını kapatıyorsun şehrin ve söndürüyorsun tüm deniz fenerlerini; bulmayayım diye yüzünü.Yüzün bir fotoğraf köşesinde,fotoğraf göğsümün üzerinde gizli.
Fırtına ağır.Dokunuyorum yüzüne,gözlerine değiyor parmak uçları yüreğimin.Tenin kokuyor buram buram deniz.Sıkıca sarılıyorum gözlerine.
Ben batan bir balıkçı takası,belki de hiç bulamayacağım yüzünü...

Devamını Oku
Murat Kalaç

Resimlerde kalan gülüşler,dolu sigara tablaları,kırılgan şiirler ve yarım sevdalar bıraktım kendime...Gece yarıları en umulmadık bir zamanda özlüyorum seni.
Şehrin sessizliği alıştırmış seni kendine; konuşmuyorsun...Konuşsan ne farkeder ne kadar farkeder?
Sözcükleri sırasıyla dizmeyi bende unuttum yıllardır.
Uzun yıllar oldu yine de sesini duymayalı telefon hatlarının bir ucunda.Ve gözlerini düşünmeyeli uzun zaman.Yine de gün geçtikçe ağırlaştı içimde sevdan.Zordu gözlerini taşımak,onun için bütün yarım sevdaları ve bakışlarını gözlerinin çekmecemin en kuytusuna kaldırdım...
Hep çağırdılar beni.Ufak balıkçı meyhanelerinde,Temmuz sıcağında,Beyoğlu sokaklarında,alkol komalarımda.Ben hep kaçtım,hep kaçaktım.Sonunda yakaladı beniresimlerde kalan gülüşler,dolu sigara tablaları ve yarım kalan sevdalar.Gözlerin hala çekmecemde bir yerde...Sessizliğin telefonun bir ucunda.
Bilsen ne kadar özlemişim seni,sessizliğini bile...

Devamını Oku
Murat Kalaç

Fahişe sevdaların onurlu kadınıydı Mina. Beyoğlu'nun arka sokaklarında yaşardı.Eski bir İstanbul gecesinde,sırılsıklam bir yağmurla tanıştık onunla.Yağmura karşı evini açtı bana ve yüreğini.
En az onun kadar kimsesizdim,en fazla onun kadar yalnız insanlar arasında.
Gözlerinde eski şarkıların hüznü ve sardığımız ağır tütünlerin dumanı büyürken,nasıl satıldığını anlattı erken evlendiği kocası tarafından sadece sekiz yüz liraya...
Ve aynı gece nasıl bıçakladığını kocasını.Mutsuzluğuma güvenmişti belki mavi gözleri.Kimsenin bulamadığı bir İstanbul evinde kaçaktı Mina.
Nihavent şarkıları dinlerdik beraber...
Mina bir Rum şarkısı söylerdi sonra,ağlardık.Geceleri kiminle isterse onunla olurdu.

Devamını Oku
Murat Kalaç

Beyoğlu'nun arka sokaklarında,köhne bir barda yüzünü çiziyorum önümdeki kağıda...
Ve kültablasında biriken sigara izmaritleri nikotinin sınırlarını çoktan aşmış olduğumun göstergesi.
Hiç aklımda yokken,uzun zamandır düşünmüyorken seni bilmiyorum neden gelip oturdun birden düşünceme.Belki Beyoğlu buna sebep,belki İstanbul,belki Haziran.Birbiri içine geçmiş sokaklarında Beyoğlu'nun bir kaybedip bir buluyorum seni.Sonrası çıkmaz sokak.Aldığım alkolün etkisinin geçtiğini adımlarımın daha düzgün olmasından anlıyorum.
Oysa adımlarım hiç düzelmemeli,seni hiç bulamamalıyım,acı hep sürmeli ve ben kaybolmalıyım İstanbul'da hiç bulunmamak üzere.Senden bir parça gelip vurmalı yüreğimin kıyı iskelelerine....
Bu yağmur yağmalı mesela eski bir şarkı çalarken...
Ben sokak ortasında sırılsıklam bir sokak köpeği,yağmurda saçlarının kokusu...

Devamını Oku
Murat Kalaç

Yoksun...Şimdi geceleri yıldızsız.Zifir karanlıklarda sigarasız kalıyorum.
Ellerin gidiyor ben düşüyorum.
Ve paramparça bir eylül akşamında sırılsıklam üşüyorum.
Yoksun...Gece duaları anlamsız.Meleklerin hepsi uykuda.Ve bileklerini kesmiş aşk,kanıyor.
Yoksun...

Devamını Oku
Murat Kalaç

Afyon tütünleri içen sokak çocukları görünürdü penceresinden.Ve bu ağır tütün kadar ağırdı bu şehirde yaşamak...
Ne zaman tuz koksa rüzgar,denize vururdu kendini.Elleri paramparçaydı ağlardan.
Geceleri bir parça beyaz peynir ve rakı yetiyordu eski sevdalarını yeniden yaşamasına.
Afyon tütünleri içen sokak çocukları görünürdü penceresinden.Ve bu ağır tütün kadar ağırdı bu şehirde yaşamak..
Ekim'di.Kış geliyorum diyordu artık.
Deniz bir başka hırçındı,gün geçtikçe huysuzlaşıyordu.Ama yine de ne zaman bir martı sesi,ne zaman tuz kokusu...gidilmeliydi.

Devamını Oku
Murat Kalaç

Siyah - beyaz fotoğraflarda yüzün perdesiz bir gitar.
Unutulmayan bir parçayı fısıldıyor dudakların.Yasak odalarda sevişmekten dağılmış saçların rüzgarda...
Zamanla fotoğraflarda eskiyor; siyah - beyaz fotoğraflar daha fazla...
Aynadaki yüzümde biraz daha artıyor çizgiler.
Bir kez daha yenildik sevgilim.
İçmek mi gerekiyor şimdi arka meyhanelerde ya da ağlamak mı denize karşı, bilmiyorum.

Devamını Oku
Murat Kalaç

Resimler yalan söyler, inanma onlara.
Aşksa bir fotoğraf köşesine gizlendi; bir daha bulunması çok zor.
Fotoğraflar çekmecelere kaldırılır, sigaralar birbirine eklenir.
Ev yalnızlaşır git gide.
Siyahi renkler giderek çoğalır şehirde.Telefonların susar.
Çayın tatsızlaşır...Aç karnına daha çok sigara, uykusuzluğa takviye bol acı kahve.

Devamını Oku