Ses duvarını aşıp geri yüzüme vuruyor çığlığım.Bağırıyorum,ancak böyle bastırabiliyorum içimdeki sızıyı.
Kör bir kuyudan çaresizliğim yansıyor yüzüme.Derinlerde bir yerde yüreğim; çekip çıkaramıyorum.Birdenbire çıkarsa vurgun yiyecek biliyorum.
Oysa öyle vurgunlar atlattıki,birini daha atlatır mı bilmiyorum...
Korkum atışlarının durmasından değil.Korkum durduğunda sevginin silinmesi içimden.Sense çoktan sildin bana ait izleri.
Bağırıyorum,ancak böyle bastırabiliyorum içimdeki sızıyı.
Aşk zehirlidir sevgilim.Cinayetler işler sokak ortasında.Soyguncudur; yıkıp geçer en çok korunan şehirleri bile.
Yıkıp geçmek dedim de ben bu şehrin en eski yıkıntısıyım belki de...
Bütün varoşlarda sönerken ışıklar, Baltalimanı'nda, Arnavutköy'de bir balık ekmeğe acılarımı katar ve sigara yakarım üzerine.Limanda, denizin ortasında bir gemi nasıl yakılırsa işte öyle yakıyorum kendimi şimdi.Ve artık son küllerim gökyüzüne karışırken gel son bir sigara içelim seninle.
Eskiden yaptığımız gibi nikotinin zehirini dudaklarımdan dudaklarına geçireyim.
Aşk zehirlidir sevgilim...
Sana kaç kez söyledim suya yazı yazma silinir diye.Unut bütün sevdaları çocuk; gün gelir yüreğini acıtır dedim.
Vedalaşmaları hep kısa tut.
Yağmurda dolaşma çok fazla hüzün bulaştırır yüzüne.
Bir de sigarayı çoğaltmışsın gün geçtikçe.Hepsi ölümle eşdeğerdir.Sevdalarda,uzun vedalarda,yağmurda,sigarada.
Suya yazı yazma çocuk,suya yazı yazma.
Hani yangın düşer ya gözlerime
Ellerim uzanır kalemime ve karalarım adını
Yazamaz olur bir zaman sonra,yorulur.Ve...
Ve yine yalnızlığım...
Beynim tutuşur dudakların gelince aklıma,
birleşmeyen,birleşmeyecek olan dudaklarımla.
Vurgunsa bu sevda; en ağırından yaşanmalı acılar.
Vurgunsa bu sevda; tetiği çek, ışıkları kapat, bir yanından kan sızan dudağıma son öpücüğünü kondur...
Vurgunsa bu sevda; vurulmalıyım en onurlu halimle...
(Özleyen ve özlenenlere...hiç özlemeyenlere..Umutsuzluğa ya da umuda....İstanbul'a ve Eskişehir'e...)
Ve yağmur yağıyor.Günlerdir bir damla yağmura hasretim.Bu şehir günlerdir susuyor.
Yorgunum.
Aylardır gözlerinin,saçlarıının ve teninin yokluğu.
Zindan karanlığında tüm geceler...
Yalnızlığım sigaramın ucunda ve ben bitirmeyeyim diye bu yalnızlığı bir sigara daha ekliyorum biten izmaritin peşine. Ben sigaramı da yalnızlığımı da çok seviyorum tıpkı seni sevdiğim gibi.Hatırlarmısın bir sigarayı paylaşmayı çok severdik seninle.
Dudaklarımız öylesine tutkundu ki birbirine yaktığımız sigaralarda hissetmek isterdik kokusunu.Şimdi bütün sigaralarda dudaklarının kokusu.
Ve ben kaybetmeyeyim diye bu kokuyu bir sigara daha ekliyorum biten sigarama ve çok seviyorum onu.
Dudağıma değdirdiğim filtrede dudaklarının kokusu.
Yüksekten düşen bir martı gibi vurdum kendimi denize.Zehirlenmiş bir aşktan ne kalır geriye? Şimdi yüzüme bakma,saçlarının rengini al ve git gözlerimden.
Bana bol nikotin ve uykusuzluk bırak.Gözlerin düşlerimde kanatan bir misafir...
Ellerin hiç dokunulmayacak bir masalmış.Ve her yağmur yağışında sen başkasıyla sevişeceksin.
Yine de her şiirimde mısrasın,kar altında bir yediveren çiçeği...Ve bu şehirde yenildiğim en son sevdamsın.
Şimdi yüzüme bakma,saçlarının rengini al ve git gözlerimden.Gün batımı ne zaman kızıla kesse zaten saçların oluyor bu şehir.Ve ben yine bir şiir yazıyorum saçlarının rengine,tek başıma...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!