bu sabah "başka" bir sabah
karanlıklar yırtıldı
artık kuma gömülemeyecek köşe kafalar
güç yettiremeyecek çekirgelere
bataklıklarda leş arayan kara kargalar
ben acımı zamana bıraktım ki, dinsin
onur kutsal bir değerdir, sen de bilirsin
artık istesem de geriye dönemem ben
sözümün ardına beni hapseden sensin
28.11.2014 – İstanbul
bir gün ansızın geldi ve yeni bir sayfa açtı
her gün yeni bir umuttu, hep mutluluk saçtı
ama gün geldi, geldiği gibi; pır diye uçtu
gitme dedim, sürecek… durmadı
beni öylece ortada bıraktı ve gitti
seni yaşamak
kızımızın upuzun saçlarında
hayatı adım adım örmektir
sonu zaten vardır yaşamın
doğarsın
/en güzel aşk zor olanıdır/
ben mi dayanamadım
sen mi
dayanılmaz noktalara taşıdın
bugün
çocuk yüreğimde
arife günü sevinci var sanki
oysa
ne düğün var ne bayram
yine kahredici o karanlık basmış
sana dair yazdığım sayfaları
yine korkak dizelere mahkûm kalemler
duygularımın azgın nehirleri susmuş
dilim lal, dimağım çöl
ben her Eylül
bin kez ölürüm yıllardır
kan emici vampirler düşer usuma
yaşatılmış tanımsız acıların
ve üç ayaklı ölümlerin düşlerini görürüm
/oksijen bolluğunda soluksuz kalmaktır
kara deliğe düşüp yuvarlanmaktır uzayda
aşksız yaşamak /
herşeyi kabullenmiştim, alışmıştım
öğrenmiştim artık aşksız yaşamayı
sıcak
ağustosa gebe
nem bulutsu
-en berbatı-
elem füme rengi
nefessiz kaldım




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!