gecenin bir yarısı
uçar gider içimdeki kelebek
yârin yanağından buse almaya
can pahasına
biliyor ki
hani akıtmak istersin ya bazen
içindeki zehiri
ama inatçıdır gözyaşların
aksine
içine içine yürür yüreğinin
çizer incitir acıtır
ne yaman gölgeler vardır
dünyanı karartırlar resmen
şimdi daha iyi anlıyorum
Diyojen'i
hayata boş veriyor insan
/yarasalar neden sever kör karanlığı
neden akşam güneşinin bekçileridir gölgeler/
artık ucunu bilmediğim zamanlardan beri
yüreğimde sızıdır ak kanatlı martıların gaga darbeleri
yüzümü yalayıp geçen kara yılanların o sıcak nefesleri
*
acısı da haz veren yegâne duygudur aşk
bundandır ki, senden gidişim bir kayıp değil
sen de git benden artık kalmasın benden eser
gözyaşı dermandır ki ağlamak ayıp değil
kırık bir sazdır artık, deli divanedir gönül
bütün kanatlar yırtık, dönen pervanedir gönül
canan vefasız çıktı, sen n’eylersin ki vefayı
bunca çektiysen cefa, sana perva nedir gönül
09.06.2012 – Bingöl
*
çirkinliğe teslim olup işkembeye dönmüşse yürekler
aşkı kirletmek için köşede nöbetçi yosmalar bekler
zaman hesap devri imiş, kim n’eylermiş sevdayı aşkı
böyle diyorlarmış bir de kendini adam sanan erkekler
kar yağıyorsa yüreğine sıcak yaz günü
dosttan bil hürmeti vefa eyle serinliğe
ateş basıyorsa eğer yüreğini kış günü
sebebi düşün ve hürmet eyle o derinliğe
17.09.2012 – Bingöl
sen gelince
kapıyı tıklatırdın ya usulca
gereksizdi aslında
kimyam değişirdi zaten
-hiç gitmediğini-
anlardım
yazamam
istesem de yapamam ki...
"seni
iki kalp atışı arasında
onlarca ömre sığacak kadar




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!