peron sonuna dek koşup
mahzun duruşunla el salladığın
bir sevgilin hiç olmamışsa
ne yazar
öyle bir peronun
ya da o kara trenin
asırların ardından
işte oradaydı, tam karşımda
topladım yüreğimi ve seslendim
'selam alman bir yana
bende bin selamlık özlem var'
bin karanlık örtmüş gibi kapkara günüm
çekip gitmişsin mantığını kurşunlayarak
evet ben demiştim sana
‘boğulacaksın duygularında’
ama demedim ki
‘giderken yüreğimden vur’ diye
yalnızca sana söyleyebileceğim
dudak değmemiş söz
ve dokunulmamış duygular arıyorum usumda
sadece benim sana hissettiklerim…
ve hiç yaşanmamış
bir zaman parçası düşünüyorum
dikenlerle hep barışık yatağımı ucundan silkeleyememişken daha
temmuzun aylak gecelerinden biri yine zehir zıkkım satmıştı bana
eşlik ederken ‘sokak kokulu yalnızlığım’ bencil uykusuzluğuma
Güneş’e doğru umutla yola çıktı ‘kara çarşaflara sarılı ruhum’
ama yine de karanlıklar…
oysa tavuğuna ‘kış’ bile dememiştik, Güneş’in
bir dert ki
giderim dersin
gidemezsin
çıkmazlarda kalırsın
dönerim dersin
dönemezsin
sıcak kar yağıyor yüreğime
kaç gündür, belli değil
ilmek ilmek çözülüyor iliklerim
ve yüzüstü kapanıyorum hayata
eriyor muyum
varsa ortada hasta bir ruh
ya da yaralı bir yürek
neye yarar beton gibi bedenin
beden, ruh ve yürek
üçüne de huzur gerek
ne varsa yaşamaya değer
hepsi uçurumun kıyısında
ya uzanıp alacaksın
-ki ucunda sakat kalmak var-
ya da yaşayıp gideceksin öylece
ot gibi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!