daha on üçünde Zırav
ufak tefek bir beden
cılız
yan sokakta ‘seksek’te
yalnız
hangi zalimin ahıdır bu
bilemedim
kurşun yedim be usta
ciğerimden...
en yağlısından
denize indim dün gece
zifiri karanlık deniz ve sonra mehtap
seni aradım yoktun
denize daldım yüzdüm
battım çıktım
kendime gelirim diye
çocuksun
misketleri kayıp
burnunu çeke çeke ağlayan
salya sümük
anne özlemiyle
yüreği tutuşmuş
bir yön göster bana
ama kuzey olmasın
üşürüm
dön deme bana
dönemem
yüreğimden
ne sevmelerden geçtim hiç
ne de sevildiğimi düşünmekten
ama seven hep kendine sevmiş
ben üstüme almışım
öyle ki
önüne gelen sevdi
sadece bir adım ötededir umut
ne kadar da kolay görünür uzanıp almak
ama avuçlarının içine dökülüveriyormuş gibi
öylece akıp gider hayat
sinsidir dansı dikenlerin; maskeli
yok ki insanın kartal gibi gözleri
gel artık
gel ki sağalsın yaralarım
billurlaşsın tüm sesler
gel ki
güzelliğine kalpler dursun
kesilsin nefesler
kırlarda bir başka kokar
bahar yağmurunda ıslanmış toprak
tanımsız bir serinlik yayılır doğaya
ıpıslak
işte o an kurtulur
dün gece yine sen takılmıştın oltama
neden nasıl oldu bilmem bittim dün gece
çöküntü artık prim yapmazdı bende ama
elem seline kapılıp gittim dün gece
artık ne baharı vardı ne de yazı hayatın
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!